CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Adalet Kurultayı Sonuç Bildirgesi"ne ilişkin yaptığı açıklamada, "Adalete susadık adalete. İnsanız biz insanca, huzur içinde yaşamak istiyoruz. İnsanız biz hak, hukuk, adalet istiyoruz. Adalet, demokrasi gidiyor. Gün kucaklaşma günü kavga etme günü değil. Demokratik bir devlette, olması gereken hukukun üstünlüğüdür. Devleti yönetenler hukukun kurallarına uymak zorundadırlar sokaktaki vatandaştan daha fazla özen göstermeliler. Ama siz hukukun üstünlüğü yerine mafya yöntemleri ile racon kesmeye kalkarsanız devlette hukukun üstünlüğü biter mafyanın hukuku egemen olur. Bunu şiddetle reddediyoruz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Adalet Kurultayı Sonuç Bildirgesi"ni açıkladı. Kılıçdaroğlu, "Hakkı, hukuku, adaleti, özgürlüğü, yargı bağımsızlığını savunan herkesle 80 milyon ile umarım hep birlikte gerçekleştireceğiz. Adalete susadık adete. İnsanız biz insanca, huzur içinde yaşamak istiyoruz. İnsanız biz hak, hukuk, adalet istiyoruz. Adalet için yürüdük. Kurultayda herkesi dinledik. 4 gün boyunca panellerin hepsini izledim. Bilgi dağarcığımı zenginleştiren herkese şükran borçluyum. Adalet, demokrasi gidiyor. Gün kucaklaşma günü kavga etme günü değil" dedi.
"ARAKAN'DA KATLEDİLEN MÜSLÜMANLAR VAR İÇİMİZ SIZLIYOR ŞİDDETLE LANETLİYORUM"
Arakan'daki katliamı kınayan Kılıçdaroğlu, "Arakan'da katledilen Müslümanlar var. Emin olun içimiz sızlıyor. İnsanlar inançları nedeniyle katlediliyorlarsa, hep birlikle o katliamı lanetlemeliyiz. Binlerce kilometre ötede yapılan bu katliamı da buradan şiddetle lanetliyorum" dedi.
"8 PANELİMİZ OLDU. TOPLAM 77 ÇALIŞTAYIMIZ OLDU. 679 KONUŞMACIMIZ OLDU"
"Adalet Kurultayı Sonuç Bildirgesi"ne değinen Kılıçdaroğlu, "8 panelimiz oldu. Toplam 77 çalıştayımız oldu. 679 konuşmacımız oldu. 240 saatten fazla sesle kayıt altına alındı. Önümüzdeki süreçte çok güzle yayınlar çıkacak. Bunları hakkımızın bilgisine sunacağız. Farklı görüşteki insanlar bir araya gelip konuşmaya başladılar. Bir güzelliği Türkiye Cumhuriyeti tarihine armağan ettiğimiz için son derece memnunuz. Tartışmalar oldu kırmamak için çaba gösterildi" ifadelerini kullandı.
"ADALET HEYKELİ İÇİN 11 BİN TUĞLA İMZALANDI"
Kılıçdaroğlu, "Bir adalet heykeli yapacaktık. 11 bin tuğla imzalandı bununla güzel bir 'adalet heykeli' yapacağız. Bu 'adalet heykeli' 80 milyonun adalet heykelidir" dedi.
"SON YAPILAN REFERANDUM MEŞRU DEĞİL TÜRKİYE TOPLUMUNUN KAZANIMLARINA HAKARETTİR"
16 Nisan referandumun meşru olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Son yapılan referandum bu yapılan anayasa değişikliği meşru değildir. Türkiye toplumunun kazanımlarına hakarettir. Tek adam rejimi dünyanın hiçbir ülkesinde uzun süreli olmamıştır. Bizim kültürümüzde, geleneğimizde, tarihimizde de yoktur. Tek adam rejimi olmamıştır. Tek adam rejimini asla ve asla kabul etmeyeceğiz" diye konuştu.
"MAFYA YÖNTEMLERİ İLE RACON KESMEYE KALKARSANIZ DEVLETTE MAFYANIN HUKUKU EGEMEN OLUR"
Kılıçdaroğlu, "Demokratik bir devlette, olması gereken hukukun üstünlüğüdür. Devleti yönetenler hukukun kurallarına uymak zorundadırlar sokaktaki vatandaştan daha fazla özen göstermeliler. Ama siz hukukun üstünlüğü yerine mafya yöntemleri ile racon kesmeye kalkarsanız devlette hukukun üstünlüğü biter mafyanın hukuku egemen olur. Bunu şiddetle reddediyoruz" dedi.
ADALET KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ
Adalet Kurultayı diyor ki;
1) Adalet Mücadelesi Meşrudur
Devlet, yurttaşlarını huzur, güven ve refah içerisinde yaşatmakla yükümlüdür. Bunun yolu adaletten geçer. Adaletten sapan iktidarlara karşı halkın hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesi meşru bir mücadeledir.
2) “Adalet Hakkı” Temel Bir Haktır
Herkes adil bir siyasal-toplumsal düzende yaşama hakkına sahiptir. Devlet kişinin ekonomik, toplumsal ve siyasal düzenden adaletli olarak pay almasını ve yönetime katılma olanaklarını sağlamakla yükümlüdür.
3) Bugün Türkiye’de Adalet Hakkı Sistematik Olarak İhlal Edilmektedir
MAHKEMEDE ADALET YOKTUR
Mahkemeler bağımsız ve tarafsız değildir. Millet mahkemelerden umudu kesmiş, siyaset yargıya hâkim olmuştur. Hâkimler hukuka değil iktidarın beklentilerine göre karar vermektedir. Siyasi planların parçası olarak milletvekilleri tutuklanmakta, bu yolla aslında milli irade hapsedilmektedir.
Çözüm: Derhal bağımsız ve tarafsız yargı inşa edilmeli, yargıya güven tesis edilmeli, tutuklu milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.
DEVLETTE ADALET YOKTUR
Devlette liyakat sistemi çökmüştür. Liyakat yerine sadakat, layık olan yerine sadık olan tercih edilmektedir. Kayırmacılık ve yolsuzluk yerleşik usul haline gelmiştir. Devlet kapıları ve imkânları yetenekli ve başarılı olanlara kapalı, arkası güçlü, sırtı kalın olanlara ise açıktır. Yükselmenin yolu başarıdan değil rüşvet ve torpil düzeninden geçmektedir. Devlet parti devletine dönüşmüş, kuvvetler ayrılığı yok edilmiş, fiilen tek adam rejimi tesis edilmiştir. 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi milletin inancı ve kararlılığı ile engellenmiştir. Ancak ardından iktidarın 20 Temmuz Darbesi ile yeni bir darbe hukuku oluşmuş, can ve mal güvenliği kalmamıştır.
Çözüm: Kuvvetler ayrılığı esasına dayalı, denge ve denetleme mekanizmaları olan demokratik devlet oluşturulmalı, hukuk düzeni darbe hukukundan temizlenmeli, liyakat sistemi kurularak halkın devlete güven duyması ve kaliteli kamu hizmeti alması sağlanmalıdır.
SEÇİMDE ADALET YOKTUR
Seçimlere hile karışmıştır. Mühürsüz seçimle millet iradesine tecavüz edilerek, gayrimeşru bir anayasa oluşturulmuştur. Seçim barajı ve siyasi parti düzeni milli iradenin tam olarak parlamentoya yansımasını engellemektedir. Adaletsiz seçim kampanyalarıyla kamu kaynakları tamamen iktidar lehine kullanılmaktadır. Oysa demokrasinin yolu adaletli seçimden geçer. Seçim adaleti olmadan milli irade olmaz.
Çözüm: Demokrasi ve milli iradenin hâkim olması için adil ve meşru bir seçim düzeni oluşturulmalı, sivil toplumun etkin denetimine imkân tanınmalıdır.
GEÇİMDE ADALET YOKTUR
Gelir bölüşümü adaletsizdir. Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bir düzen hâkimdir. İşsizlik ve geçim sıkıntısı halkın en büyük sorunudur. Ekonomi hukuki güvence altında değildir. Belirsizlik ve keyfilik girişim özgürlüğünü yok etmektedir.
Çözüm: Sosyal devlet tesis edilerek gelir adaleti sağlanmalı, refah paylaştırılmalı, hukuk güvenliği altında ekonomi rahatlatılmalıdır.
İNANÇTA ADALET YOKTUR
Ülkede totaliter tek adam rejimi kurulmuştur. Siyasal olarak tüm yetkileri tek elde toplayan rejim şimdi kültürel egemenliği de ele geçirme peşindedir. Bu rejim bireyin nasıl düşüneceğini, nasıl yaşayacağını, ne giyeceğini, ne konuşacağını, neye inanacağını tek merkezden belirleme çabasındadır. Bu amaçla yaşam tarzına ve inançlara müdahaleci, tek tipçi uygulamalar yerleşmektedir.
Çözüm: Yaşam tarzı ve inançlara müdahale edilmemeli, özgürlükler korunmalı ve genişletilmeli, camiye, kışlaya, adliyeye ve okula siyaset sokulmamalı, tarikat, cemaat ve inanç grupları iktidar odağı ve ortağına dönüştürülmemelidir.
EĞİTİMDE ADALET YOKTUR
Eğitimden bütün paydaşlar şikâyetçidir. Ne öğretmenler, ne öğrenciler, ne de veliler memnundur. Müfredat bilimsel değil ideolojik esaslara göre hazırlanmaktadır. Atatürk ve Cumhuriyet gibi ortak değerlerimiz unutturulmak istenmektedir. Herkes tek tip okula mahkûm ve mecbur edilmektedir.
Çözüm: Aklı ve bilimi esas alan, ortak değerlerimizi çoğulculuk ekseninde koruyan, fırsat eşitliğini sağlayan bir eğitim reformu yapılmalı, eğitim hem bireysel hem de toplumsal olarak yoksulluktan kurtulmanın en önemli aracı olmalıdır.
YAŞAMDA ADALET YOKTUR
Türkiye’de toplumsal yaşam eşitsizlik, kutuplaşma ve çatışma ekseninde devam etmektedir. Siyasi iktidar her geçen gün kamplaşma ve kutuplaşmayı derinleştirmekte, ötekileştirme ve çatışma üzerinden iktidar üretme siyaseti gütmektedir. Bu durum toplumsal yarılmayı artırmakta, uzlaşma alanlarını daraltmaktadır. Bir yandan terör, bir yandan kutuplaşma siyaseti bir arada yaşama kültürünü tahrip etmektedir. Kadın, genç, çocuk ve dezavantajlı gruplar eşitsiz yaşam koşullarına terk edilmektedir. Toplumun huzuru kalmamıştır.
Çözüm: Çatışma, kutuplaşma ve ötekileştirme siyaseti terk edilmeli, ayrılıklar uzlaşma dili ve yöntemleriyle ele alınmalı, huzur siyaseti inşa edilmelidir.
MEDYADA ADALET YOKTUR
Medya ağır bir baskı altındadır. Fiili bir sansür söz konusudur. Gazeteciler tutuklanmakta, gazetecilik yargılanmaktadır. Dürüst ve objektif gazetecilik ateşten gömlek giymeye dönmüştür. Devlet kaynaklarından beslenen havuz medyası eliyle operasyonel medya yaratılmıştır. Muhalefet operasonel medya eliyle hizaya sokulmak istenmektedir.
Çözüm: Medya üzerindeki hukuki, fiili, mali ve manevi baskı kaldırılmalı, tutuklu gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya kuvvetler ayrılığı sistemi içinde dördüncü kuvvet olarak görülüp anayasal güvence altına alınmalıdır.
4) Adalet Kurultayı Bir Kolektif Demokratik Güç Yaratmıştır
Adalet yürüyüşü ile korkunun yerini cesaret, çaresizliğin yerini umut almıştır. Bu Kurultay ise buna bir kolektif demokratik güç mahiyeti kazandırmıştır. Katılımcılar tek adam rejimi karşısında çaresiz ve yalnız olmadıklarını hissetmişlerdir.
Bugün güçlünün hüküm sürdüğü, güçsüzün süründüğü bir düzen vardır. Bu düzen değişmelidir. Bu düzeni adalet ve huzur talebi ekseninde oluşacak kolektif demokratik güç değiştirecektir.
5) Demokrasi, Adalet ve Huzur Hareketi Doğmaktadır
Adalet Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı daha şimdiden bir büyük Demokrasi, Adalet ve Huzur Hareketine dönüşmüştür. Bu hareket çıkış hattının hareketidir. Bu hareket farklılıklar üzerinden değil ortak noktalar üzerinden tarif edilen bir harekettir. Ortak noktalar demokrasi, adalet ve huzur talebidir. Bu talepleri olan herkese yer vardır.
Kayıtsız kalma. Seyirci olma.
Bir tuğla da sen koy…