Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslalararası Mücadele Günü’ne yönelik gelenek haline getirdiği basın açıklamasının bir yenisini Gebze Adliyesi Avukat Ersin Arslan toplantı Salonu’nda tekrarladı.
İlimizde son iki kadın cinayetinden birinde; Çayırova’da Kezban Göksu, kendisini korumak isteyen oğlu Salih Göksu ile birlikte; eşi Bahri Göksu tarafından öldürülmüştü.
Bir diğer kadın cinayetinde ise Körfez İlçe’de Ajda Yatar döner yediği esnada eski eşi Vahyettin P tarafından katledilmişti.
SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ
Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Aysel Erdoğan tarafından yapılan açıklamada, “İçinde bulunduğumuz hafta sadece ilimizdeki iki kadın, boşandığı eşleri tarafından öldürülmüşlerdir. Kezban Göksu ve Ajda Yatar’ a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz. Üzgünüz demek yetersiz kalıyor. Kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı şu zamanlarda sesimizi daha yüksek çıkarmalıyız.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddete son verilmesi için Kocaeli Barosu ve Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak sonuna kadar mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz” denildi.
-Soldan sağa- Hülya Bulut, Ayşegül Yılmaz, Gözlem Yamaner, Müslim Yıldız, Aysel Erdoğan, Hilal Özel Baylan, Dilek İlhan Dalkıran, Selman Yaray, Şerafettin Kaya, Naim Çelik,
Basın açıklamasına Aysel Erdoğan’ın yanı sıra Kocaeli Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Dilek İlhan Dalkıran, Kocaeli Barosu Gebze Temsilcisi Şerafettin Kaya, Kadın Hakları Merkezi Gebze temsilcisi Hilal Özel Baylan ve merkez üyesi Gözlem Yamaner ile birlikte baro üyeleri Selman Yaray, aynı zamanda İYİ Parti Darıca İlçe Başkan Yardımcısı Müslim Yıldız, Ayşegül Yılmaz ve Hülya Bulut katıldı. Açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verildi:
TÜM ALANLARDA MÜCADELE
VE DİRENİŞİN GÜNÜDÜR
“Yarın , 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. 25 Kasım sadece şiddete karşı mücadelenin değil, kadın olarak tüm alanlarda verilen mücadelenin ve direnişin günüdür.
25 Kasım, kadınların yaşam haklarının ve özgürlüklerinin güvence altında olmadığı, ayrımcılığın ve şiddetin devlet eliyle yaygınlaştırıldığı, hukuki, siyasi, ekonomik ve sosyal alanda eşitliğin olmadığının hatırlandığı gündür.
25 Kasım, aslında tıpkı diğer günler gibi kadınların, yalnızca kadın olmaları sebebiyle uğradıkları haksızlıklar gerçeğiyle yüzleşme günüdür.
CİNSİYET EŞİTLİĞİNDE 129’NCUYUZ
Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de kadına yönelik şiddet azalmak şöyle dursun her geçen gün artmaktadır. Kadınların bedeni, kimliği ve emeği üzerindeki baskılar yoğunlaşmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 tarihli Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporuna göre, Türkiye cinsiyet eşitliği sıralamasında, bir önceki yıla oranla gerileme yaşayarak 146 ülkenin bulunduğu listede 129’ncu sırada yer almaktadır. Bu uçurum içerisinde kadınlar afetlerle, savaşlarla, salgın hastalıklarla, erkek egemen zihniyetin birer birer haklarını tırpanlamaya çalışmasıyla, özgür eşit ve adil bir yaşam uğruna mücadele etmektedir.
VAHŞETE TANIKLIK EDİYORUZ
2023 yılında sanatın, teknolojinin, tıbbın gelişmelerini konuşuyor olmamız gerekirken halen devam eden savaşlar, işgaller ve ambargolar nedeniyle yaşanan vahşete tanıklık ediyoruz. Savaştan kaçmaya çalışan binlerce kadın ve çocuk insan onuru ile bağdaşmayacak yaşam koşullarında hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Devletlerin ve iktidarların siyasi hırsları ve mülkiyet iddiaları yine kadınlar ve çocukların yaşam hakkının önüne geçiyor.
NAFAKA AZALTMAK İÇİN
MAL VARLIĞI GİZLENİYOR
Ülkemizde de henüz 6 Şubat depreminin yaraları sarılmamışken, verilen kayıpların acısı dindirilememişken, kadınların nafaka haklarının ellerinden alınmaya çalışılması gündeme getirilmiştir. Nafaka miktarlarının yoksulluk sınırı altında belirleniyor olması, nafaka yükümlüsünün nafaka ödememek için gelir azaltmak amacıyla mal varlığını gizlemesi, nafaka tahsilatlarının yapılamaması, yükümlülük ihlalinde etkin cezai müeyyidelerin olmamasının konuşulması gerekirken nafakanın süresinin gündemde olması kabul edilemez.
ERİL ZİHNİYET KADINLARI
EVE HAPSETMEK İSTİYOR
Eril zihniyetin tek niyetinin nafaka yükümlülüğünü süreli hale getirmek değil, Anayasa değişikliği ile kadınları sosyal alanlardan uzaklaştırıp eve hapsetmek, baba koca ya da ağabey gibi bir erkeğin bakımına muhtaç hale getirmek olduğunun farkındayız. Bu değişikliklerin aile kavramı altına gizlenerek meşrulaştırılmaya çalışıldığını ve kadınların bedenleri, kıyafetleri, çalışma alanları ve imkânları bakımından toplumsal cinsiyet eşitsizliğine mahkûm edilmek istendiğini biliyoruz.
HAKLARIMIZIN KAYBINA
MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
Cumhuriyetimizin 100.yılında vurgulamak isteriz ki nice mücadeleler sonucunda kazanılmış olan haklarımızın kaybına müsaade etmeyeceğiz. Haklarımızın kaybına yol açacak her türlü girişimin karşısındayız. Kadın kazanımlarının kaybına yol açacak her türlü söylem ve yasal düzenlemelerin kadınların yaşam haklarına saldırı oluşturduğu açıktır.