Kentkonut şantiyesinde iki defa ölümden döndü

KBB iştiraki Kentkonut şantiyesinde bulunduğu yere devrilen damperin altında kalmaktan birileri su isteyince götürmeye giderek kurtulan Ersin Kozan ikincisini de kas zedelenmesi ile atlattı. “Verilmiş sadakam varmış” deyip kurbanını, yılın ilk günü kesti

Gerek ülkemiz gerek Gebze Bölgesi’nde istisnasız her gün yaşanan, ölümle sonuçlarının tamamına yakını önlenebilir olmasından ötürü “İş cinayeti” diye de tanımlanan iş kazalarının bir yenisine bu sefer hiç ummadık bir yerde;

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iştiraki Kentkonut’un Gebze’nin Kirazpınar Mahallesi’ndeki şantiyesinde yaşandı.

Kentkonut’un 02 Ocak Pazartesi günü sabah 09.00 sularında önce sözlü diyalog, sonra yazılı başvuru ile yönelttiğimiz ve maille ulaştığını sözlü olarak teyit ettirdiğimiz soruların, “Size hemen dönülecek” denmesine karşın haberin derlenmeye başladığı 03 Ocak Salı günü 12.00 sularında henüz yanıtlanmamış olmasından ötürü, tek tarafın iddiaları üzerinden tamamlandı. Ancak yaşandığı öne sürülen vaka, yalanlanmadı da.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kentkonut’un 1437 sicil no’lu, “Hafriyat personeli saha” çalışanı Ersin Kozan (40), 27 Aralık Pazartesi günü her zamanki mesaisinde işine başladı.  Anlatılana göre tabelasında “Kırmataş” tabelası olan yeri Büyükşehir almış veya kiralamış. Döküm sahası olarak kullanıyor ve civardaki taş ocaklarını dolduruyor.

HOPHOPÇULUK YAPIYOR

Hafriyat sahasında yükleme boşaltma yapan araçların seyir ve boşaltım düzenini yaya olarak sağlayan Kozan, 27 Haziran’dan bir süre önce tesadüfen sıyrıldığı ölümcül bir iş kazasından bu sefer yakayı sıyıramadı. İşini, “Hophopçuluk” olarak tanımlayan Ersin Kozan bir kamyona manevra yaptırmaya çalışırken kendisine yaklaşan dozeri görmedi. Altında kaldı. Birkaç metre sürüklendi. Kazayı kas zedelenmeleri ile atlatan Kozan’da herhangi bir kırık tespit edilmezken bir süre önce, “Verilmiş sadakam varmış” diyerek kurban da kesti.

İSMAİL AKKUŞ ZİYARETİ

DETAYIYLA PAYLAŞINCA

 

MHP Gebze İlçe Başkanı İsmail Akkuş ve yönetiminin sosyal medyadan paylaştığı ziyaret haberinde Kozan’ın iş kazası geçirdiğine dair detaya da değinmesinden ötürü tespit ettiğimiz iş kazası sonrası Ersin Kozan ve ailesinin Çayırova İlçesi, Çayırova Mahallesi’ndeki evine konuk olduk.

Ersin Kozan gecekondu tipi evde annesi Lütfüye, ablası Nagihan ve Çayırova Belediyesi’nde çalışan Mesut Kozan ile birlikte yaşıyor. Aile bir evladını ve kardeşini, Ramazan Kozan’ı kalp krizinden ötürü kaybetti. Nagihan Kozan yevmiyeli temizlik işlerinde, gece vardiyasında çalışarak Ramazan Kozan’ın emaneti olan yeğenlerinin eğitimine katkıda bulunmaya çalışıyor.

GÜNAY VE AKKUŞ’TAN

YERİMİN DEĞİŞMESİNİ İSTEDİM

Ersin Kozan, Kentkonut’ta bir sene kadar önce çalışmaya başladı. Tehlikesi ve riski yüksek bir çalışmada bulunduğunu kaydeden Ersin Kozan, “Gerek AK Parti Çayırova İlçe Başkanı Servet Günay, gerekse MHP Çayırova İlçe Başkanı İsmail Akkuş’tan, sanki içime doğmuş gibi, yerimin değiştirilmesini istedim. Bana, ‘Yılbaşını bekle’ dediler. Kaza öncesi ve kazanın olduğu gün de annemin içine doğdu galiba, ‘Gitme oğlum’ dedi ama…” derken devreye annesi girdi:

ANNEM “GİTME” DEDİ…

“İki gün boyunca gitme dedim. Beni dinlemedi. Pazar günü yüreğim bir yandı böyle pazartesi günü için, ‘Yarın gitme. Salı günü gidersin’ dedim. Beni anlamadı. Öyle baktı baktı, gitti. Akşamüstü baktım, perişan halde geldi.”

Ardından yine Ersin Kozan devreye girip “Annem bana öyle dinleyince dinlemedim, bastım gittim. Bizim için iş önemli. Maaşlı çalışıyorum” dedi. Kozan, Kentkonut’ta asgari ücretin biraz üzerinde maaşla çalıştığını, mesailerden ötürü ek gelir edindiğini söyledi. Kazanın saat 12.20 sularından gerçekleştiğini kaydeden Kozan, kazaya dair özetle şunları söyledi:

BOYUM KISAYDI, GALİBA ONDAN GÖRMEDİ

 

“İşimiz bedenen ağır değil. Kafa ve ayaklarla yapılan, riski yüksek bir iş. Düdük kullanıyoruz.

 Sahada yine araba yanaştırıyoruz. TIR geliyor, yön vermeye çalışıyoruz. TIR tumbaya yanaşıyor, dökecek. Ben, ‘Hoop’ dedim. Devrilmesin diye az ileri almasını isteyip geri çekildim. O esnada yüzüm TIR’a doğru dönük. Arkamda dozer varmış.

Dozere (Yan ayna yok/sadece geri ayna var) 25 metre yaklaşılmaması gerektiği söylenir. Bana çarpan dozerle aramızda 50 metre vardı. Ben dozeri görmedim. Boyum kısa olduğu için herhalde, dozer de beni görmedi.

 

BİRAZ HİPERAKTİFİM

Ben ne ara geldiğini görmedim. Ondan sonra tam geri geri geliyorum. Adamın yanına koşacağım. Ben biraz hiperaktifim. Ondan sonra koşacağım. Bir baktım, kendimi dozerin altında gördüm. Göbeğimden dizime vücudum dozerin kadar kaldı. Sürükledi. Daha da gidiyorum. 3 metre kadar sürükledi beni. Allah’tan orada taşlar vardı. Taşlar olmasa, sıkıştırmasa beni, zaten gittim orada. Öldüm, bir daha geri geldim.

 

Hatta kaldım öyle, ‘Yardım et dur duur. Anne, annee’ diye bağırıyorum. Tek isteğim kurtulayım, Allah’ım bana yardım et. Adam beni itti itti, ta buraya kadar geldi nefesim. Kafamı görmüş arkadaş. Kafamı da görünce adam durdu. Durmasa, belki de ölmüştüm. Bana, ‘Telefona gerek yok, bir şey yok’ diyorlar.

O anda telefonumu istedim. Ayağım zaten yere kadar kaldı. Bağırdım, telefonumu istiyorum. Ablamı kardeşimi aradım. Beni Fatih Devlet’e kaldırmışlar. Abime anlattım. ‘Ablama söylemeden hastaneye kadar getir’ dediğimi hatırlıyorum.”

KAMERA KAOSU!

Ancak kazayı ablası Nagihan Kozan duyar ve soluğu hastanede alır: “Gittiğimizde jandarma başındaydı. İfade alınıyordu. Kamera kayıtları, ‘Yok’ deniyordu ama duyduğuma göre varmış. Saha olduğu gibi kameralıymış. Orada çalışan işçi arkadaşı vardı, ‘Kamera vardı. Yalan söyleyip örtbas etmeye çalışıyorlar’ dedi.

Jandarma, ifade esnasında bizi içeri sokmadı. Öz kardeşi olduğumu söyledim. Kardeşimin emanetlerini verdiler bana. Doktor, röntgenini çektirdi. 5 gün rapor vermiş ama, 1.5 ay raporu olması lazımmış. Darıca Farabi’ye, Doktor Cengiz Erdemir’e gittik. Kaslarda ve sinirlerde zedelenme teşhis edildi. Bir daha röntgen çektirdik. ‘Kırık çıkık yok ama kaslardaki şiş, beş günde inmez. İnse bile kaslarda ve sinirde zedelenme var. 1.5 ay rapor verilmeliydi. 5 gün rapor mu?’ dedi. Raporu cumartesi (31 Aralık 2022) günü bitiyormuş. Acile, bir daha aynı doktora gideceğiz. (Gittiler ve dört günlük daha rapor aldılar) İlaç verildi.

Ben kardeşimin ne tür bir kaza geçirdiğini, hastaneye gittiğimde öğrendim. O süreçte işyerinden kimse aramadı, bilgilendirmede bulunmadı.

(Ersin Kozan: Hiç kimse aramadı. Bugün işte (28 Aralık 2022) İSG’den Özer Bey aradı.)

 

Ersin Kozan iki kazayı ucuz atlatınca yeni yılın ilk iş günü kurban kesti.

 

CUMHUR İTTİFAKINA TEŞEKKÜR ETTİ: Ersin Kozan kaza sonrası kendisini ziyarete gelen, ilgilenen herkese teşekkür etti. Cumhur İttifakı bileşenleri; Kentkonut’ta işe girmesine sebep olan AKP Çayırova İlçe Başkanı Servet Günay ve kazadan hemen sonra hastaneye de gelen, paylaşımında Ersin Kozan’ın iş kazası geçirdiğini yazınca bu habere de bir şekilde vesile olan İsmail Akkuş’a da teşekkür etti.

**

Ölseydi sende bırakmazdım!

 

Abla Nagihan Kozan kaza sonrası Kentkonut yönetiminden kimsenin aramamasına isyan etti. Kentkonut’tan yanıtını alamadığımız iddiaya göre aynı şantiyede yaşanan, bu sefer ölümlü sonuçlanan bir iş cinayeti sonrası aileyle görüşülerek mesele bir şekilde örtbas edildi. Kozan gecikmeli de olsa bir Kentkonut şantiye idarecisi ile yaptığı telefon görüşmesinde,  “Ayıptır. Ölseydi sende bırakmazdım. Çünkü o kardeş, benim kardeşim. Bana Kocaeli’yi de versen, dünya kadar trilyon da versen nereye gidersen git Ersin’i geri getiremezsin. Ben onu sana bırakmam’ dedim. Ateş düştüğü yeri yakar, kimseyi yakmaz” dediğini söyledi.

Hele ki haber yayına girmeden Ersin Kozan’ın arandığı ve yalanlanan, “Düştüm de”nin söylenmiş olma olasılığına da tepkisini, “‘Düştüm’ olur mu? ‘Böyle bir sorumsuzluk olur mu, insanlık görmediler mi?. Olur mu ya. Verilmiş sadakamız vardı, kurtuldu yani. Allah korusun, aksi olsa ne olurdu?” diye gösterdi.

 

**

 

Benden su istemeseler

damper altında ölmüştüm

 

Ersin Kozan, yaralanarak kurtulduğu kazadan önce çok ciddi bir iş kazası daha atlatmış: “Geçenlerde damper devrildi. Altında kalmam işten değildi. Ben aslında devrilen damperin tam arkasındaydım. Birileri su istedi. Ben onlara su almaya gittim, araba o esnada devrildi. Benden su istemeseler, su almaya gitmesem orada ölürdüm.”

İş kazasına dair Kentkonut suskunluğunu korurken söylentiler aldı başını gidiyor. Anne Lütfüye Kozan, “Bir gün önce bana, ‘Anne neredeyse ölüyordum’ dedi. TIR’cı demiş ki, ‘Sen TIR’ın altında kalır ölürsen, öldüğünde annen kurtulur’ demiş. Bir anne, sevinebilir mi, nasıl sevinir? Evladım öldü diye. Bir gün sonra da kaza oluyor” diyor. Abla Nagihan Kozan devam ediyor:

-         Kardeşinin o kazayı atlatmasının ardından yayılan söylentiye atıfla –

“Kim olursa olsun, ‘Kasten yaptı’ dedim. Ben sevinecekmişim, annem sevinecekmiş. Olur mu ya. Para verdiği adamlara benzetmesin, karıştırmasın beni. Ben söyledim bugün adama. ‘Para verip örtbas ettiğin insanlarla karıştırma. Dünyayı zindan ederim. Hepinizi tutuklatırım’ dedim. –O kişiye- İSG’den sorumlu Özer Bey aracılığı ile söyledim.

Gereken yerlere kadar giderim. Hakkımı ararım. –Diğerleri- Şikâyetçi olmamışlar, olmayabilirler. Ateş düştüğü yeri yakar. Ben kardeşimi, milyonlar trilyonlar verseler asla Ersin’i değişmem. Bana Kocaeli, ‘Bırak yakamı’ dese meclise kadar gitse gene bırakmam. Benim kardeşim orada ölecekte, toprakların altında yatacakta, hiç gözyaşı durur mu?”

 

**

Herkes zengine geliyor

 

 

Yaralanarak atlattığı iş kazası sonrası siyasetçilerin ilgisizliğine de isyan eden Ersin Kozan, İSG Uzmanı Özer Bey’in nezaketle aradığını, “Hastam vardı. Geç aradım, kusura bakmayın” dediğini söyledi.

Müdür Metin Çağdaş, bizim Kozan ile görüştüğümüz gün aramış. Geçmiş olsun dileklerini iletip bir isteği olup olmadığını sormuş.

Gazetemizin sorularını da yanıtsız bırakan Kentkonut Genel Müdürü Erhan Coşar, aramamış.

Ersin Kozan’ı yaralayan dozerin sürücüsü, kaza sonrası gelip elimi öptü, “Benim de iki kızım var. Sana bir şey olsaydı nasıl can verirdim” diye ağlamış.

Kazada kasıt asla aramayan, dozeri kullanan arkadaşından da asla şikâyetçi olmadığını söyleyen Kozan, siyasetçilere tepkili:

“Özellikle AK Parti’ye söylüyorum. Niye zenginlerin peşine, zenginlerin cenazesi hastası olsun, direk onların peşine gidiyorlar. Büyükşehir Belediye Başkanı, İl Başkanı herkes zengin olduğunda gidiyor. Bir garibana bir şey olduğunda ne arıyor ne soruyorlar. İlla zengin olmamız mı lazım? İnsan canı o kadar ucuz mu, gerçekten ucuzmuş.”

 

**

Kovarlarsa kovsunlar.

Kentkonut’a sendika gelsin

 

Kazaya dair yanıt bekleyen bir diğer iddia, Ersin Kozan’ın hastaneye nasıl kaldırıldığı. Kozan, “Orada Allah’tan hurdacılar var. Ömer ve Cihan Alptekin kardeşlerimiz, Allah razı olsun onlardan. O direk ambulansı aradı. Normalde beni bir saat daha tutacaklardı. Yatıp bekleyecektim. Fuat Yalçın, ‘Ambulans getirin’ dedi. Bayram Tekin, yardımcı oldu” dedi. Ersin Kozan hastaneye sevk edilirken de şantiye personelinden Enes Bilikli’nin eşlik ettiği belirtildi.

Kentkonut’ta sendika olmadığını belirten Ersin Kozan, “Buraya da getirmeye çalışıyorlar. Diyorlar ki, ‘Siz ayaklanın, sendika gelecek’ diyor kandırmaya çalışıyorlar. Sendika gelsin. Gelsin ama, sendika insan öldükten sonra gelecek.

-         Biz, ‘Sendikalaşma sonrası fabrikalarda çok işçi atılıyor, biliyorsun- diye hatırlatınca;

Beni işten ister çıkartsın ister çıkartmasınlar. Kentkonut’a sendika gelmesini çok istiyorum. Ona söylüyorum. Sayın Başkanım: İnsan ölmesi mi lazım illa. Yani bir ölü mü çıkması mı lazım. Zenginlerin peşine gidiyorsunuz da geçmiş olsun diyorusunuz ya da ona buna geçmiş olsun diyorsunuz. Milletin evlerine ateş mi düşmeli. Yazık değil mi bizim gibi insanlara. Sendikanın gelmesini çok istiyorum.

 

 

 **

Abla Kozan’ın da içine doğmuş

 

Kazaya dair bir diğer fantastik detay gerek anne Lütfüye Kozan gerekse abla Nagihan Kozan’ın içine adeta doğması:  “Ölen abimin çocuklarını okutmak için geceleri yevmiyeye gidip sabaha kadar çalışıp 200 TL alıyorum. Çocuk okusun diye para gönderiyorum. Ben böyle olacağını bilmiyordum ama o gün sabaha karşı içim yandı, parçalandım. Allah hayır etsin, bir şey var ama dedim. Hissettim. Dedim, ‘Annem rahatsızdı. Çocuğa mı bir şey oldu, ne oldu? Ailenin en büyük çocuğu benim şu anda.  Kazadan önce içime bir şey çöktü. Elim kolum soldu. Kendimde değilim, o şekilde. Demek ki bu olacakmış. Kardeşim ya, malum oldu. Annem sık sık, ‘İçim yanıyor’ diyordu. Dayım yoğun bakımda, ondandır diyordum. Ama Ersin hiç aklımıza gelmedi, ama hissettik. Anneme söylemedik. Bayılıyor çünkü yüksek tansiyonu var.

**

 

ÇAYIROVA BELEDİYESİ’NDE TERS ASILAN BAYRAK VAKASI SONRASI…

Belediyeyi eleştiren paylaşımı

paylaşınca kadrodan oldu

 

Ersin Kozan ayrıca özetle şunları söyledi:  AK Parti Çayırova İlçe Başkanı Servet Günay’dan memnunum, Servet Günay aradı, ilgilendi, hastaneyi aradı. Kentkonut’a girmeme de Servet Günay sebep oldu.

Bünyamin Çiftçi ile aramız biraz limoni. Küçük olarak gittim. Ziyaettin Akbaş’ın kelimesiyle gidip, ‘Sizden özür diliyorum. Hakkınızı helal edin. Ben hakkımı helal ediyorum başkanım’ dedim. Resmen helalleştik. Büyükşehir belediye başkanımızda helalleşmemizi istedi.

Tek diyeceğim Büyükşehir başkanına, illa zengin mi olmamız lazım. Birinin yanına gitmek için illa zengin mi olalım. Tahir Büyükakın da beni ziyaret etmeliydi. Büyükşehir işyerinde kaza geçirdim ben. Kentkonut’un genel müdürü de arayıp sormadı.

Atatürk’ün bayrağının ters asılması sonrası birinin sövgü içerikli bir yazısını ben de paylaştım. Bunu Yaşar Çakmak’a (KBB Başkanvekili) Aydın Turan (Çayırova Belediyesi Özel Kalem Müdürü) ispiyonladı.

Bütün sosyal medya paylaşımlarımı inceliyorlar. Ben kızdığımda, tepem attığımda ne dediğimi, yazdığımı bilmiyorum. Ayarsızım. Ayarsız adam daha güzel.

Yaşar Çakmak, ‘Bu çok ileri gitti’ diye beni işten attırıyor. O süreçte Büyükşehir Belediyesi, Park Bahçeler’de çalışıyorum. Beni kadroya aldırmadılar. Taşeronda çalışıyordum. 6 ay süreli almışlardı ama kadroya alacaklardı.

Yaşar Çakmak’a, ‘Sana hakkımı helal etmiyorum. Öbür dünyada görüşeceğiz’ dedim.

AK Parti İl Başkanı Mehmet Ellibeş’ten de Allah razı olsun.”

 

 

**

 

 

Kentkonut’ta İSG önlemi

var mı? Varsa nedir?  

 

İş kazasına dair en dikkat çeken iddialardan biri, kaza sonrası tutumlar oldu. Çok ciddi bir iddiaya göre (ismi bizde saklı) bir şantiye çalışanı iş kazasının gizlenmesini, Ersin Kozan’ın , “Düştüm” demesini istedi. Kozan haber yayına girmeden önce yine arayarak, “Bana bizzat böyle bir şey söylenmedi, birinin söylediği söylendi. O söze söylediği söylenen kişiyle (Kentkonut’a yönelttiğimiz sorular sonrası süreçte) görüştüm. Öyle bir şeyi asla söylemediğini söyledi. Namazında niyazında bir arkadaş. Söylemediğine inanıyorum. Benim öyle bir iddiam, duyumum direk yok” dedi.

Kentkonut’tan yanıtı beklenen sorular

 

-Özetle-  Aynı şantiyede daha önce de ölümlü iş kazası oldu mu? Olduysa, aileye bedel ödenerek örtbas edildiğine dair iddialar doğru mu? İş kazası haricinde, iki çalışanınızın (sahada veya saha dışında) kalp krizinden hayatını kaybettiği doğru mu?

Şantiyede kamera var mı?

Ersin Kozan’ı hastaneye kim sevk etti?

Ersin Kozan’a direk veya dolaylı biri tarafından, “Düştüm diyeceksin?” dendi mi?

 

Söz konusu şantiyenin kaza riski derecesi, olası kazalara karşı İSG önlemleri var mıdır, nedir?

Sahada çalışacak kişiler ne gibi kriterler üzerinden seçilmektedir?

Hiperaktif bir izlenim veren Ersin Kozan’ın hiperaktifliğine dair bir raporu var mıdır? Rapor varsa, bize anlattığı işi ve iş tanımı, Ersin Kozan için uygun mudur?

Dozerlerde yan tarafta ayna olmadığını öğrendik. Bu donanım yetersizliğine karşın olası iş kazalarına karşı kurumunuzca alınan önlemler var mıdır, nedir?

 

Sorularımıza yanıt verilmesi halinde, evrensel ve ulusal yayın ilkeleri doğrultusunda, haber olarak değerlendirilecektir. 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

YAŞAM Haberleri