Birkaç yazımda Nisan 2023 tarihinden bu yana genel koordinatörlüğünü yürüttüğüm, Gaziantep Nurdağı Halk Eğitim Merkezi ile paydaş olduğumuz, 6 Şubat Deprem Bölgesi için özel açılmış uluslararası Sivil Düşün “destek” projesinden bilgiler paylaştım. Hem düzenli okuyucularım hem de bizleri takip edenler iyi bilir. Benim ve uzun yıllardır birlikte çalıştığımız usta sanatçılardan oluşan Yaşam Çiçeği Kırkyama grubumuz için çok değerli bir çalışmayı tamamlamak üzereyiz. Değerli, çünkü bu projeyi yürüten ve uygulayan bizler de 1999 Gölcük Depremini en ağır yaşayan depremzedelerdik. Kendi acılarımızı, merhem yaparak tedavi etmenin, en güzel yol olduğunu biliyoruz.
Meslek hayatımda sayısız proje yazdım ve uyguladım. Hatta depremzede olduğumu unutarak Gölcük Depreminde bile yıllarca farklı projeler yürüttüm. Fakat Nurdağı’nın şahane kadınları ile yürüttüğümüz bu projede, her birimiz çok dokunaklı deneyimler yaşadık. Belki yıllar sonra travmalarımızla yüzleşmelerimiz, yarım kalan acıların tamamlanması, söyleyemediklerimizi yüksek sesle dile getirebilmek… Bence en önemlisi de acılarla nasıl baş edeceğimizi bilmenin tecrübesini yeni ailemize aktarabilme olanağımızın oluşu. Evet bence tam olarak yaşadıklarımızın anlamı bu. Bir kırkyama projesinden çok öte tüm bu yaşananlar…
Gölcük Depreminde iyi ya da kötü ne yaşandıysa benzerlerine bu bölgede de rastladık ve yaşıyoruz. Her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışan bir avuç kadının hikâyeleri ile yeniden birlikte hayat bulduk. Her birinin hayatı bizim hayatımızın merkezi oluverdi. Onların göz pınarlarından akamayan damlalar olduk çoğu zaman. Katıla katıla ağlarken, katıla katıla gülmeye dönüşen ruhları birlikte iyileştirdik. Birbirimizi özlemle beklemeyi öğrendik, heyecanla kumaşlar paketledik, 100. Yılımızı birlikte coşkuyla kutladık, yeni bebek haberleri aldık, acı dolu kayıplar yaşadık… Bu duygular dışarıdan izleyenler için Hint dizilerinde ki dram dolu romantizm gibi gelebilir ama duygularımı anlatabilmem için daha sade kelimeler bulamıyorum şuan.
Bu projenin sağlıklı yürümesi için gece-gündüz nasıl çalıştığımızı, bir Allah bilir bir de biz… Ama gurur duyuyorum ki yaşadığımız sayısız olumsuzluğa rağmen, bir kez bile söylenmedik bu konuda. Sanırım yaşımızın getirdiği olgunluk, hanımefendilik ve tahammülle alakalı bir hal bu. Deprem bölgesinde çalışmanın ne demek olduğunu yaşamayan, tam olarak tahmin edemeyebilir. Ama şundan emin olun ki, sosyal medyada rastladığınız fotoğraf karelerine benzemediği kesin. En basit rakamlarla ifade etmek istersem, Gaziantep Nurdağı Halk Eğitim Merkezinde bu projeye dahil olmaya istekli kadınlarımıza ulaşabilmek için 2 saatlik uçak yolculuğu ve 14 saatlik araba / dolmuş / otobüs yolculuğu yapmamız gerekiyor ve aynı yolu bir gün sonra dönmemiz… Ve başka ağır sorumlulukları olan biz kadınlar, bunu her hafta yapıyoruz. Beden yorgunluğu çok önemli değil, bizi gönül yorgunlukları üzüyor.
Türkiye’nin alanında en iyilerinden hocalarımız yer alıyor bu projede, ne şanslı iki tarafta… Projeye ev sahipliğini eksiksiz yapan değerli usta öğreticilerimiz ve vefakâr öğrencilerimiz tüm yorgunluğumuzu alıyor üzerimizden. Birlikte içtiğimiz çayın lezzeti ise tarif edilemez.
Henüz onlara bu benzetmemi söylemesem de benim için “Nurdağı’nın Amazonları” bu kadınlar, yaşadıkları muazzam zorluklara rağmen harikalar yaratan, dürüst, ahlaklı, nazik ve cesur kadınlar… İsimlerinin Ayşe, Elmas, Firdevs, Fatma, Hatice, Kıymet, Perihan, Hatun, Merve, Sevda, Nazlı, Nebahat, Nufa ya da Nuriye olması çok önemli değil, onların çabaları, yetenekleri, istekleri ve gözlerindeki pırıltı bizim tarihimize geçecek olan.
Proje, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras öğelerinden biri olan “Kırkyama Yorgan” olunca değeri kat kat artıyor tabii... Geleceğe miras olarak bırakılacak hazineler çıkıyor öğrencilerimizin ellerinden. Onların tüm kayıplarını, anılarını, unutamayacaklarını, özlemlerini yansıtıyor. Projenin sosyal olarak çok kuvvetli ve iddialı olduğu kesin... Günün sonunda, kendini kanıtlayan bir çalışma.
Bu uzun maratonda bize destek ve moral olan Gaziantep Valiliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep MUSEM Akademi, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep Çekül Vakfı, Gaziantep Olgunlaşma Enstitüsü, UNESCO Türkiye Milli Komitesi, Kocaeli Anneler Derneği, Kocaeli Çağın Göz Hastanesi ve Kocaeli Üniversitesi’ne sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Özellikle bizim kara yolculuklarımızı rahatlatan ve kolay kılan can dostlarımıza binlerce kez teşekkür ediyoruz. Bu uzun dönemde ihmal ettiğimiz sevgili ailelerimizin de iyi niyetlerine ve tahammüllerine sığınıyoruz…
10 ayın ardından projemizin tamamlanması 17 Ocak 2024 de “Yorgan Sergisi” ile Nurdağı’nda gerçekleşecek. Bu zaman içerisinde yaşadığımız her an, roman olacak nitelikte olaylar silsilesiydi diyebilirim. Yolculuklarımız bir yana eğitim günlerinde yaşadığımız özel anılar tam bir hayat dersi oldu.
Hepimiz biliyoruz, bu bir BİTİŞ değil, tam tersine yeni bir BAŞLANGIÇ olacak… Yeni dostluklar, yeni tartışacağımız konular, yeni fikirler ve yeni buluşmalar. Biz inanıyoruz ki sadece eğitmedik, eğitildik bu süreç içerisinde, ne çok şey öğrendik birbirimizden. Ve “Kadının Azmini” yeniden gördük bu projede, kadının çalışkanlığını, toparlayıcılığını, düzen kuruculuğunu, sürdürülebilirlik kavramının gücünü… Biz çok şey öğrendik küllerinden doğacak olan Nurdağı’nın bu çalışkan Amazon Kadınlarından…