Ankara Garı kana bulandığında, ülke tarihinin en karanlık katliamını yaşıyorduk.
Katliamda yaşamını yitiren 103 kişinin yakınlarının devam eden davadan tek talebi ADALET.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir sanığın "insanlığa karşı suç" tanımı ile hakim karşısına çıkarılması da çok önemli.
Katliamın planlayıcılarından olan ve IŞİD yöneticiliğinden 18 yıl hapis cezası alan Erman Ekici'nin, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki savunması çarpıcı olduğu kadar ilginç bilgileri de içeriyordu.
Diyor ki;
"İddianemede Yunus Durmaz' ın bilgisayarında çıkan doküman ve Yakup Şahin' in beyanı yer alıyor. Yunus Durmaz ile 2013 sonrasında hiç görüşmedim.
Türkiye'de terörist ele başlarına açılmayan dava benim hakkımda açıldı. Ebu Talha hiç araştırılmadı oysa Içişleri Bakanlığı'nın arama listesinde 1,5 milyon TL ödül var. Bu kişi Talip Akkurt'tur ve Ebu Talha ismi ile aranıyor. Ebu Talha 'sensin' deniliyor.
Yunus Durmaz'ı 2013 Mart ayında evini taşıyıp gittikten sonra görmedim. Örgüt üyeliği hükmü Gaziantep'te kurulamadı ama siz kurdunuz. Yönetici olmam icin askerimin olması gerekir. 2012 yılında tanıdığım insanın 2015 yılında eylem yapacağını nerden bilecektim. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile bilemedik derken ben avam tabakasından nasıl bilecektim."
İnkâr yok, ama hukuksal boşluklardan kurnazca yararlanma stratejisi devrede...
Sanık, avukatların "IŞİD üyeleri ile görüldüğüne ilişkin takip tutanakların var.
Genç Ensar Derneği'ne gidiş sıklığın nedir? Dernekten IŞİD'e insanları mı taşıdın?" diye başlayan bir dizi soruya da
"İddianamede böyle bir şey geçmiyor. Cevap vermeyeceğim" yanıtı verirken, adeta meydan okuyor.
Pervasızca meydan okuyan katliamcı sanığa HODRİ MEYDAN diyecek bir mekanizma olmalı.
Katliamlarının hesabını vermeyenlerin, geçmişte demokrasi mabedi olarak bilinen TBMM'nin üyesi olduğunu bile gördüğümüz için bugünkü duruma şaşıramıyoruz bile.
Anımsatmakta yarar var, geçmişindeki katliamların izini silemeyen sistemler, topluma huzur, refah ve demokrasi vadedemezler. Hele ki ADALET hiç vadedecekleri bir şey olamaz.
Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Zaten, hiç kimse de artık kandırılmayı sineye çekmez.
Özcesi, halen arkamızda duran ve saymakla bitmeyecek olan katliamların gerçekleştiği bir tarihe sahip olmak ülke ve dünya insanlığına anlatılacak bir durum değildir.