"Verin çocuklarımızın çocukluğunu.
Karda kışta odun taşırdık oynaya oynaya.
Sınıfımızdaki kuzine sobaya atmak için.
Modern binalar mı vardı o zaman?
Sırayla odun getirirdik işte.
Oyun gibi eğlenceli gelirdi bize.
Gururlanırdık bir de.
Bir şeyler başardığımızı görürdük, ondan herhalde.
Şeref hocamız vardı, çok neşeli, esprili bir öğretmendi. Eşek çizerdi tahtaya, gülelim diye.
Kahkahalarla gülerdik.
İçimiz, yüreğimiz, çocukluğumuz ısınırdı.
Üşümemiz geçerdi, unuturduk üşüdüğümüzü.
Öyle mutluyduk ki...
Şimdi çok şükür okullarımız çok modern.
Doğal gazı ile bir güzel ısınıyor.
Hiç üşümüyor çocuklarımız.
Çocuklarımızın çocukluğu ile, kendi çocukluğumu kıyaslıyorum.
Her şeyleri var ama eksikleri çok...
Mutsuzlar en başta mesela.
Doyumsuz, hayalsiz, merak duygularından yoksunlar.
Çocuklara karne hediyesi olarak, telefon ve tablet alıyor ebeveynler.
Son model üstelik...
Çağ teknoloji çağı, elbette en iyisini bilirler.
Bilirler de ona göre yaparlar her bir şeyi.
Bu yüzden dağıttılar bu teknolojik aletleri.
Öyleyse neden bu çocuklar mutsuz, doyumsuz, bencil.
Hayal bile kuramıyorlar artık.
Hemen hepsinin elinde ,en az bir teknolojik araç var.
Kapanıyorlar odalarına, ne yapıyorsun denildiğinde de 'ders çalışıyoruz' diyorlar.
İyidir mutlaka, siz doğrusunu bilirsiniz de ,benim aklım almıyor, alamıyor bir türlü.
Her şeyleri tam olan bu çocuklar bir tuhaf geliyor bana.
Konuşmuyorlar, iletişim kurmuyorlar gerekmedikçe.
Oyun oynamaları bile değişti.
Tabletten, bilgisayardan oynuyorlar artık.
Telefon, tablet saklamaktan , köşe kapmacalara döndü akşamlarınız.
Masallar dinlerdik biz.
Sıcacık sohbetlere iliştirilen, patlamış mısır eşliğinde...
O anlarda yaşadığım hazzı anlatamam.
Hızla dejenere oluyor bu çocuklar.
Yorgun gözler, erken çökmüş omuzlar, gülüşün olmadığı çocuklar...
Sahi ne olacak bu gidişatın sonu?
Bilgi bilgi diye, teknolojiye boğulan çocuklar bizden uzaklaştılar iyice.
Biz aileler, lise sona kadar yasaklarız diye düşünüyorduk.
Bu bilgisayarlar çıktı.
Ödüller bu olmamalı bence.
Zamanın çoğunu , bu teknolojik aletlere bakarak geçirmesinler.
Çocuklara daha bilgili insan olmadan önce insan olmayı öğretmek için gerekir.
İnsanların en iyisinin, insana hizmet ettiğini aşılayarak eve gönderin telefon ve tabletlerle değil.
En iyisi bende , iyi sıra bende en iyi marka bende düşüncesi ile değil.
Bilgisayardan milyon kat daha güçlü beyinlerine yükleyerek gönderin.
Araştırmayı bilmeli çocuk.
Yorulmalı, koşturmalı...
Aramalı, bulmalı...
Kaç yaşına kadar çocuk olacaklar?
Ders, ders, ders, tablet, bilgisayar...
Hani kütüphaneler?
Hani araştırmacılık?
Sayın büyüklerim, iyice bir gözden geçirseniz yine.
Çocukların çocukluğunu çalmayın lütfen...
U-mutlu kalalım, her şeye rağmen.