1964’te Sivas, Ulaş’ta dünyaya gelen Hikmet Koçoğlu kendini kayıp kuşak olarak tanımlıyor ve bu tanımlamayı kabul ediyor. Dört yıllık bir Karabük serüveninden sonra 1975’te Çayırova’ya yerleşmişler. “Önce Karabük ve ardından Çayırova hayatımda ciddi dönüm noktaları, zenginliğimin yeridir. Şayet hareket doğru götürülseydi Türkiye daha zenginleşirdi” dedi. Koçoğlu şunları kaydetti:
BEŞ SİNEMA, ALTI YAZLIK SİNEMA
“Karabük’ün kent olduğu dönemlerde Karabük’te kaldım. Beş sineması, altı yedi yazlık sineması verdi. Belki televizyon kültürünün çok gelişmediği bir dönemdi ama içimde sıkıntıdır. Karabük ve Çayırova’da iki mahalleye giremedim.
O EVLERİ İŞÇİ OLUŞTURMUŞTU
Karabük / Yenişehir, demir çelik işçilerinin kaldığı bir semtti. İki katlı bahçeli evler bir yaşam vardı ve bunu işçi oluşturmuştu. Orada sadece işçiler oturuyordu. Yani işçiye verilen değer, işçinin hak ettiği ile aldığı, yani işçinin edindiği statüsü, güzeldi. Stat oradaydı.
HAREKET DOĞRU GÖTÜRÜLSEYDİ
TÜRKİYE DAHA DA ZENGİNLEŞİRDİ
İkincisi Çayırova’daki Arçelik lojmanlarıdır. Özelliği belki Yenişehir’deki kadar değildi ama benzer özellikleri vardı. Yaşamsal anlamda giremediğim yerler oldu. İşçi sınıfının aldığı değerlerin görülmesi bakımından önemli iki örnektir. İşçi sınıfının gelişmişliği ve o ortamda çocuklarını yetiştirmeleri daha fazla yayılamadı. Ondandır hep, hareket doğru götürülseydi Türkiye daha zenginleşirdi diye düşünmem.”
UZUN İNCE BİR YOL: Aşık Veysel’in hemşerisi olan Hikmet Koçoğlu’nun uzun ince bir yolu Sivas’ın o zamanlar nahiyelik olan Ulaş Nahiyesi’nden başladı. Karabük.. Çayırova.. Gebze üzerinden devam ediyor.