Sarsıcı bir soğuk var dışarıda. Kar lapa lapa yağıyor. Ara sıra esen kasırga yerlerde ki çalı çırpıları alıp başka yerlere götürüyor. Bir saat içinde her yer bembeyaz oldu… Hayat devam ediyor. Çöpçüler durak yerlerinde ve kaldırımlarda yığılmış karları temizliyor. Kadınlı erkekli insanlar balkon altlıklarında kardan korunmaya çalışıyorlar. Odunu, kömürü olanların evlerinde doğalgazları ve ceplerinde parası pulu olanların keyiflerine diyecek yok. Herkes böyle değil tabi. Bir de evi barkı ,odunu ,kömürü ,acı ekmeği olmayan , dilencilik yapanlar, parklarda , sokaklarda yatanlar var. Dert onların derdi. Acıyı, ızdırabı çeken onlar. Yunus Emre onlar için ‘Bir garip ölmüş diyeler/üç gün sonra duymuş duyular/soğuk su ile yuyalar/şöyle garip bencileyin…’ işte böyle birileri için keyif olan kar, kış, tipi birileri için acı, yoksunluk ,zulüm ve gözyaşı oluyor. Dram haline geliyor. Her konuda olduğu gibi.
Kışın önemi de kişinin durduğu yere yaptığı işe ve hayata bakış açısına göre belirleniyor. Felsefedir… Bazıları hayatı ve yaşananları dışarıdan izlerler bazıları da diri diri yaşarlar. Çöpçüler, işçiler, köylüler, dilenciler ve evsiz barksız ,kimsesiz garibanlar gibi. Kar deyip ,tipi deyip türküsünü söylememek olmaz… ‘Kar yağar bardan bardan/yollar tutulmuş kardan/ne gelen var ne giden/haber gelmez o yardan…’ her mevsimin kendi iç işleyişine uygun öyküleri, hikayeleri ,türküleri ,deyişleri vardır. Kış mevsiminin hikayeleri ölümlü, ızdıraplıdır. Kardan kıştan dolayı özellikle doğu bölgelerimiz de çok insan ölmüş. Kapanan yollardan dolayı sağda solda boğulmuş, hastaneye doktora gidemediği binlerce kadın doğum sırasında ölmüştür. Tabi varlıklı zengin kesimler için bu durum böyle değildir.
Lüks bir sıcak yalılarda ve lüks yatlarda yaşayan, gününü gün eden ,sırt pek karnı toklar için kar kış, romantizm keyfi verir. Karın kışın tadını onlar çıkarırlar. Ben evimin balkonundan seyrediyorum kışı. Hiç değilse bir evim var. Haberlerden izledim, doğuda ,güney doğuda iki metreye kadar çıkmış karın yüksekliği. Şehir merkezlerine giden bütün yollar kapanmış ,hayat durmuş. Şair Ahmet Arif’in dediği gibi ‘Tüm ülke kar altındadır’. Karı, tipiyi, açlığı, yoksulluğu ozan ihsanı şu dramatik sözlerle öyle güzel anlatır ki ‘Açlığa neyse ya soğuğa dayanamadık/bir tabut çalıp yakacağım/Allah affetsin’ der.
Gebze devlete gelir getirme sırasına göre Türkiye’nin en zengin bölgesi ama halkın geçim standartları bakımından en yoksul bölgesi sokaklar işsizlerle dolu. Meydanlar dilencilerden, açlardan geçilmiyor. Kış Gebze’de büyük bir ızdıraba dönüşmüş haldedir. Kara ,tipiye rağmen küçük küçük kız çocukları ayakları, elleri ve başları çıplak halde sokaklarda dilenmektedirler. Onlar bana çocukluğumu hatırlatıyorlar. Onları gördükçe kapanmış eski yaralarım açılıyor. Örselenmiş ,aşağılanmış duygularım sızlıyor. Yaşım altmışı geçti. Cahit Sıtkı Tarancı’nın ‘Yaş otuz beş yolun yarısı’ dediği o yolun sonuna doğru evrildim. Ölüme yaklaştım. Yapılacak bir şey yok. Ölüm herkes için nerede ,nasıl ,kaç yaşında öleceğimi herkes gibi bende bilmiyorum. İnatçı bir sarmaşık ve bir zehirli yılan gibi panik atak dolanmış ruhuma. Hayatım boyunca hep bir yerlere kaçmak istedim. Çocuklar yüzünden kaçamadım. Sevgili Cem Karaca gibi bana da ‘Lanetli kimseler arsız diye diye beni de arsız ettiler/nursuz diye diye beni de -üstat gibi- nursuz ettiler’ ama inanın o kadar zorlamalarına rağmen beni hırsız, halk düşmanı, vatan düşmanı edemediler. Benim vicdanıma ve bilgime ,fikirlerime güç yetiştiremediler. Beni ayın oyun şeylerle teslim alamadılar. Deli dediler ,yarım akıllı ,kaçık dediler, evet psikolojim bozuldu. Psikiyatrların kimilerine göre bu durum çocukluğumla ilgili. Çok yoksul bir hayat yaşadım. Küçültücüdür yoksulluk. Bin bir rezilliğin sebebidir. Sokaklarda dilencilik yapan çocukları görünce kendi çocukluğumu görür ve çok üzülürüm. Dilencilere para verirken verdiğiniz parayı nereden nasıl kazandığınızı düşünün öyle verin. Bir işçinin ,bir hamalın ,bir köylünün ve bir öğretmenin sırtından kazanmışsanız vermeyin. Size hiçbir faydası olmaz. En küçük bir mutluluk duymazsınız. O paraları başka yerlere harcayın.