Kanser vakalarındaki korkutan artışı değerlendiren Medicana Sağlık Grubu Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Nilay Şengül, bu artışın 3’te 2’sinin ortalama yaşam süresinin uzamasından kaynaklandığını vurguladı: “Kanser vakalarındaki artış çok büyük gibi görünse de, bu artış kısmen nüfusun çoğalmasından kaynaklanıyor. Tüm kanser vakalarının yaklaşık %90’ı 50 yaş üstü kişilerde görülüyor. 14-49 yaş grubundaki kanser vakalarında ise mütevazı bir artış olduğunu kabul edebiliriz.”
Gelişen tıp teknolojileri ve sağlıklı yaşam trendleriyle insan ömrü giderek uzuyor. Ancak yaşam süresinin uzaması, kanser riskinin artmasına da yol açıyor. Medicana Ataköy Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Nilay Şengül, tüm dünyada kanser vakalarındaki korkutan artışın sebeplerini değerlendirdi: “Araştırmalara göre, artışın yaklaşık 3’te 2’si daha uzun yaşam süresinden kaynaklanıyor. Tüm kanser vakalarının yaklaşık %90’ı 50 yaş üstü kişileri etkilemektedir. Bu durum genlerimizden kaynaklanmaktadır. Zamanla hatalar DNA kodu içerisinde birikir. Bir hücrenin kansere dönüşme yolculuğunu başlatan şey de bu hatalardır. Ne kadar uzun yaşarsak, hataların oluşması için o kadar fazla zamanımız olur.”
Yaşam tarzı, kansere yakalanma riskinde büyük rol oynuyor
50 yaş altı kişilerde kanser vakalarında görülen artışa da değinen Doç. Dr. Nilay Şengül, şunları söyledi: “204 ülkeden verileri inceleyen bir araştırma, dünyada 50 yaş altı kanser vakalarının 1990 yılında 1.82 milyonken, 2019 yılında 3.26 milyona ulaştığını ortaya koydu. Ancak bu çalışmalar, nüfus yapısındaki değişiklikleri hesaba katmıyor. Bu da gerçek bir artışı göstermediği anlamına geliyor. Vaka sayısı çok büyük görünse de, bu yükseliş kısmen nüfus artışından kaynaklanıyor. Gerçekte 50’li yaşların üzerindeki vakalar, hâlâ 50’li yaşların altındaki vakaları gölgede bırakıyor. İnsan ömrü uzadıkça kanser vakaları artıyor. Ancak 14-49 yaş grubundaki kanser vakalarında mütevazı bir artış olduğunu kabul edebiliriz.”
Doç. Dr. Nilay Şengül, yaşam tarzının kanserden korunmada önemli rol oynadığını belirterek “Hayat boyu yaşadığımız olaylar, genlerimizde hataların meydana gelmesini hızlandırabilir veya yavaşlatabilir. Bunlar kontrol edebildiğimiz ve edemediğimiz etkenleri içerir. Yaşam tarzımız, genetiğimiz, aile geçmişimiz, virüs maruziyetimiz, mesleğimiz, soluduğumuz hava bu faktörlere dahildir. Tüm bunlar, kansere yakalanma riskinde farklı roller oynayabilir ve yaşam tarzının ne kadar önemli bir etkiye sahip olabileceğini açıkça gösterir” diye konuştu.
Tarama testleri, daha çok vakanın erken tespit edilmesini sağlıyor
Günümüzde obezitenin yaygınlaştığına ve fazla kilonun 13 farklı kanser türüne yakalanma riskini arttırdığına dikkat çeken Doç. Dr. Nilay Şengül, diğer risk faktörleriyle ilgili de bilgiler verdi: “Güneşlenme ve şezlong kullanma kültürü, melanom cilt kanseri oranlarının artmasına yol açıyor. Alkol tüketimi de risk faktörleri arasında yer alıyor. Kadınlarda meme taraması ile daha fazla kanser vakası daha genç yaşlarda tespit edilebiliyor. Ancak meme kanseri oranlarındaki artış, yaşam tarzı değişikliklerine de bağlı. Artık kadınlar daha geç yaşlarda anne oluyor ve daha az emziriyor. Erkeklerde ise Prostat Spesifik Antijen (PSA) testinin kullanılmaya başlanması, teşhis edilen prostat kanserlerinin sayısında artışa yol açtı. Bunların birçoğu daha önce tespit edilmemiş olabilir.”
Bazı kanser türlerinin görülme oranları düşüyor
Bazı kanser türlerinde dramatik düşüşler yaşandığını da kaydeden Doç. Dr. Nilay Şengül, bunun sebeplerini şöyle anlattı: “Sigara tüketimi, günümüzde tüm kanser vakalarının yüzde 15’inden sorumlu. Sigara, tüm dünyada en büyük önlenebilir kanser nedeni olmaya devam ediyor. Ancak eskiye oranla daha az kişi tütün içiyor ve genel olarak akciğer kanseri oranları düşüyor. Enfeksiyonlarla bağlantılı olan bazı diğer kanser türlerinin de oranları geriliyor. Örneğin mide kanseri; yiyeceklerin hazırlanma şeklindeki değişiklikler ve midede enfeksiyona yol açan Helicobakter Pylori oranlarının düşmesi nedeniyle, eskisine göre çok daha az görülüyor. NHS tarama programı, rahim ağzı kanseri salgınını neredeyse önledi. Aşının HPV virüsüne karşı etkileri ortaya çıktıkça, oranlarının daha da düşmesi bekleniyor. Sağlıklı kiloyu koruyarak, daha aktif olarak ve daha az sigara-alkol tüketerek olasılıkları lehimize çevirebiliriz.”