31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrası ülkemizde siyasi iklim belirgin şekilde değişmeye başladı.
CHP bu seçimlerde birinci parti olarak iktidar olma yolunda yeni bir sayfa açtı.
22 yıldır ülkeyi yöneten her açıdan yıpranan ve giderek halktan kopan AKP için bu seçimler sonun başlangıcı olarak ta değerlendirilebilir.
Demokrasilerde seçimle gelen seçimle gider.
Hiçbir iktidar kalıcı ve ebedi değildir!
Ülkemizde kötü durumdaki ekonomi, hayat pahalılığı, işsizlik gibi hayati sorunların devamı halinde belki de en kısa zaman içinde erken seçim güçlü biçimde tartışılmaya başlanacak.
Demokrasilerde sorunun çözüm yeri sandık ve halktır!
Emekliler, gençler, işsizler başta olmak üzere toplumun tüm katmanları gelecek adına pekte umutlu ve de mutlu değil.
Zenginden yana tasarlanan ekonomi yönetimine bağlı yaşanan sorunların giderek dozunu arttırması yediden yetmişe herkesi negatif şekilde etkiliyor.
Ekonomik krizde faturanın devamlı çalışanlara ve alt gelir gruplarına kesilmesi, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve adaletsizlik ise işin tuzu, biberi.
Ekonominin batık olduğu bir ülkede kim mutlu olabilir ki?
Tabi ki siyasetin yol vermesiyle krizi rant ve kara çeviren bir avuç imtiyazlı kesim mutludur.
Bunlar ekonomik bunalımda bir şekilde aldıkları ballı ihalelerle servetlerini çoğaltıp ultra zengin oluverdiler.
Toplumun devasa kesiminin yaşadığı sorunlar bu küçük mutlu azınlık için pekte mühim değil.
Olağanüstü dengesiz ve adaletsiz bir düzende milyonlar günü birlik yaşamayı sürdürüyor.
İşte tamda böyle bir ortamda genel bir seçime dair ufak, ufak tartışma ortamı başlayacak gibi görünüyor.
Birbirinin alternatifi olan sağ siyasetin özelleştirme adı altında uyguladığı neoliberal politikalar sorunun asıl kaynağıdır.
Kamucu politikalara hiçbir sağ partinin geçmesi ise mümkün değildir.
Bu anlamda sosyal demokrat olarak kendisini niteleyen CHP yeni dönemde kamucu ve halktan yana oluşturacağı siyasetiyle iktidar seçeneği olabilir.
Aksi halde öteki sağ partilerden farkı kalmayacaktır.
Anımsayın, Atatürk’ün önderlik ettiği Cumhuriyet devriminin ülkemize bıraktığı tüm kazanımlar zaman içinde sağ iktidarlar eliyle yok edildi.
Ülkemizin üretimine, istihdamına katkı sağlayan büyük işletmeler, fabrikalar zarar ediyor gerekçesiyle veya özelleştirme adı altında birilerine beleşe ikram edildi!
Ne diyordu Bertolt Brecht:
“Sofradan en fazla payı alanlar, bize kanaatkâr olmayı öğretiyor.
Karnını doyuranlar açlara seslenip, gelecek güzel günlerden bahsediyor…”