Bir iki gün önce bir arkadaşımla Kadıköy de antika eşyaların sergilendiği bir sergiye gitmiştik sergiden sonra saaflara uğradık. Kamelyalı kadın isimli bir roman aldım . Kadıköyden gebzeye gelene kadar yarısını okudum roman Paris in ihtişamlı fahişesinin yaşamını ve trajik ölümünü anlatıyor. Bu yoldan ekmek parasını kazanmaya çalışan kadınların hepsinin ölümü tarjik olmuştur . Su destisi su yolunda kırılır misali … Kadın ölünce eşyaları açık arttırmayla satışa çıkarılır ilginç olan şey eşyalarının hemen hemen hepsi antikadır ve çoğunun değeri ölçülemez . Paris in sosyetesi ve para babaları bu eşyalardan almak için sıraya girerler ve bu sıradışı kadının şatavatlı hayatını tartışırlar bir fahişenin bu kadar değerli eşyalara sahip olması çoğunu çıldırtır . Dünyanın her yerinde fahişelik yaparak ekmek parasını kazanan kadınlar vardır Türkiyede de var elbette onları savunduğumdan değil biliyorum ki bu kadınlar istemeden düşmüştürler bu yola genelde çoğu yoksul semtlerdendir ve farklı farklı nedenlerden dolayı bu çamurun içine düşmüştürlerdir
Sayıları milyonlarla hesaplanacak kadar çoktur . Çoğusu eskilendikten, yıprandıktan sonra dilenciliğe başlarlar ve öldükleri zamanda çoğu kimsesizler mezarlığına defnedilir . Bu insanların sorunlarıyla ilgili bir roman yazabilirim benim asıl sorgulamak istediğim bu insanların neden ve nasıl bu çamura düştükleridir ve giderek de sayılarının çoğalmasıdır ikinci bir nedeni de hükumetlerin ve ülkenin muhalefetinin sendikaların bu konuyla neden ilgilenmedikleridir konuşurlarken devamlı ahlaktan faziletten ve demokrasiden söz ederler ama bu konuyla ilgilenmezler yani demek istiyorum ki ülkemizin en önemli sorunudur bu konudur halkımızı asıl rahatsız etmesi gereken konuda bu konudur Bu kötü gidişata bir önlem alınmazsa 3,5 yıl sonra bu ülkenin caddelerini , sokaklarını,meydanlarını bu insanlardan arındıramayız bunu düşünmek bile istemiyorum şimdi Hz .İsa ile büyük günahların içine girmiş bir kadının ilginç konuşmasını sizlerle paylaşmak istiyorum Hz İsa da diğer peygambeler gibi sevgi ve merhamet dolu bir peygamberdir . Bir gün birisi Hz isa ya iyileştirdiğin hastaları nasıl iyileştiriyorsun diye sorar o da başkalarının yaralarından aldığım merhemi başkalarının yaralarına sürüyorum der . O büyük bir günah işlemiş bir kadına günahın büyük ama affedileceksin çünkü sen çok sevdin der [yoruma açıktır] İsa da bizler gibi bir insandı ama insanlara sert ve kırıcı davranmazdı , öfkelenmezdi bizler İsa gibi neden davranmayalım demek istiyorum ki insanları sevelim acılarına merhem olalım birlikte yaşamanın en önemli sebeplerinden birisi budur bilmeliyiz ki ülkemizde işlenen bir cinayete bizi de katkımız vardır bunu bilelim bize karşı yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalrına yapmayalım .
Sevgili okurlar dünya da iyiliğin ve kötülüğün bilimi bulunmuştur birilerine asla kötülük yapma hakkımız yoktur sözünü ettiğim kamelyalı kadın romanın bir yerinde diyor ki bana servetlerini yatıran adamların çoğunun eşlerini tanıyorum hepsi de benden hem güzel hem de hamaratlar ama adamlar hepsi kaba ve vicdansızdılar çünkü hepsi benimle büyük günahlar işleyerek eşlerini aldatıyordular ben bütün servetimimi o ahlaksızların servetinden edindim ve çoğunun yüzüne de hakaret ettim hiçbirisi de aldırmamıştır onların çoğu da servetlerini kumardan,gayrimeşru yollardan edinmişlerdir kendi ülkemize dönersek ki bizi ilgilendiren kendi ülkemizin sorunlarıdır en çok çöken kurumların başında sile kurumu gelmektedir yapılan evlilikler bir yıldan fazla sürmüyor bugün bir çok genç kız ve erkek ekonomik nedenlerden dolayı evlenmiyorlar bu konu da aslında çok kapsamlı büyük bir roman yazabilirim son olarak bütün bu çirkinliklerin altında eğitimsizlik,ekonomi ve adaletsiz dağıtım siztemi yatmaktadır.