Siyaset, riskli bir uğraş. Öyle olduğu kadar nezaket de gerektirir. Perspektifi itibarıyla toplumu ikna edici içerikte olmazsa, karşılık bulmakta zorlanır.
Siyaseti, her dönem ‘’sözde nezaket’’ kuralları içinde yapılır ama her zaman sınıfsal tercihlere dayalı yapılır. O tercih de, hiçbir zaman emeğiyle geçinenlerden yana olmamıştır.
TBMM’ye öyle ya da böyle bir biçimiyle gidenlerin hemen büyük çoğunluğu, bilerek ya da bilmeyerek sermayenin geleceğini garanti altına alan yasalara evet der.
Bütün bunlar yapılırken, toplumun değerleriyle bilinçli olarak oynayan,
O değerleri yok sayan içerikte mesajlar veren siyasetçilere de rastlanır.
Bu tip siyasetçiler, demokratik olmaktan çok uzak, çoğunluğu bir biçimiyle ele geçirmenin ve o çoğunluğa dayalı siyaset yapmanın demokrasi olduğunu topluma yutturmaya çalışırken, yaratılan değerlerle de kavga etmekte sakınca görmez.
İşte, o tip siyasetçilerden biri de, AKP Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün’dür…
Nedenine gelince,
Başkanlık modeli için kullandığı sözler yenir yutulur cinsten değil.
Neymiş,
“80 yıllık kamburdan Türkiye’yi kurtaracaklarmış”…
Kambur dediği, Anayasa’da rejimi tarif eden yaklaşım, yani parlamenter demokrasi.
İyi de, parlamenter demokratik sistem aleyhine konuşurken, bağlı kalacağına yemin ettiği Anayasa’yı unutan siyasetçi mi olur ?
Unutmadıysa (ki ben de böyle olduğunu düşünüyorum) kullandığı sözler suç teşkil ediyor. Milletvekili de olsa, Anayasa’yı ‘tağyir, tebdil ve ilga’ suçundan soruşturma açılması gerekmez mi ?
Kambur denilen, bence bu olayın kendisidir…
Anayasa’nın tanıdığı haklardan sonuna kadar yararlanıp, Anayasa’nın dışında bir algı yaratmaya ve bunu yaparken de suç işlemeye devam edeceksiniz, ondan sonra da ülkenin Meclis’inde parlamenter olarak görev yapacaksınız !
Bunun adı en kaba tabiriyle takiyedir, topluma ve hukuka ‘’yerseniz’’ diyerek rest çekmektir.
Aygün’ün kambur dediği nedir gerçekten ?
Neden açıkça söyleyememiş ki ?
Kambur dediği parlamenter demokratik sistem mi ?
Kambur dediği cumhuriyet mi ?
Kambur dediği laik, demokratik sistem mi ?
Yerine koymak istedikleri Başkanlık sisteminin psikolojik alt yapısını, herhalde cumhuriyet değerlerine bu sözlerle saldırarak hazırlayacaklarını düşünüyorlar.
Yağma yok,
Binlerce insanın Anadolu topraklarını kanlarıyla sulayarak kurdukları ilerici, aydınlanmacı ve devrimci bir cumhuriyete ve sonrasında oluşturdukları değerlere açıktan saldırılar mutlaka karşılık bulacaktır.
Yağma yok,
Emperyalizmin ‘’yeni sömürgeci’’ anlayışına kayıtsız şartsız teslim olunmasını isteyen bu faşizan anlayışa geçit verilmeyecektir.
Yağma yok,
Cumhuriyet değerleri ayaklar altına alınıyorsa yeni bir cumhuriyet için, ilerici ve devrimci değerleri barındıran sosyalist bir cumhuriyet için gerekirse yine can verilecek.
Yağma yok,
Bu topraklar gericiliğe teslim edilmeyecek, gericilik bu topraklarda bir daha yeşeremeyecek, yeşertilmeyecektir…