İlişki cümlesini bir kısım insan belden aşağı cinsellik anlamında anlıyor. Kadınla erkeğin ilişkisini sosyal anlamda anlamalıyız yani iş yapma, komşuluk etme, dayanışma gibi kültürel anlamda anlamak gerekir. Haa belden aşağı anlayanlara da bir diyeceğim yok zekâsızlıklarına doymasınlar. Toplumsal ilişkilerden ne anlıyorsak kadınla erkeğin arasındaki ilişkiden de onu anlamalıyız. Bu iş bir eğitim ve insanlaşma sorunudur. Ülkemizde bu ilişkiyi tersine anlayanlar her ay farklı yöntemlerle kadınları öldürüyorlar, işkence ediyorlar. Cahillik kabalık illetlerin anasıdır, genelde bu işi yapanlar kadına üstünlük çabası kurmak isteyenlerdir. Bu konuyu konuştuğum yaşlı bir adam, “Kadın dediğin kükreyecek, buyuracak, soru soracak” deyince, “Teyzem evde sana böyle yapıyor mu?” dedim sustu kaldı. Okuduğum bir kitabın kahramanı konuştuğu adama, “X ‘in karısı başını kapatmış, eteğini de uzatmış. Ne güzel saçları ve bacakları vardı” diyor. İşte kadın ve erkek arasındaki ilişkilerini böyle belden aşağı anlayanlar var. Yazar bu sözleri de onları eleştirmek için yazmış. Eşlerini ezen, barbarca döven, aşağılayanlar her ülkede var ama en çok da bizim gibi ülkelerde vardır. Bu işi yapan erkeklerin çoğu başkaları tarafından aşağılanmış, ezilmişlerdir. Bu ezilmişliklerini ve aşağılanmışlıklarını eşlerinden, komşularından çıkarmaya çalışırlar. Ha unutmadan söyleyeyim sık sık telaffuz ettiğimiz orospu, fahişe, sürtük, yosma sokak kadını, aşüfte, fettan, kaltak gibi kadınları aşağılayan sözleri konuşma dilimizden çıkarmamız gerekir. İnsanlar çok ilginç, Gebze meydanın havuz başının orada uzaktan elimdeki gazeteyi gören biri, “Ne yazıyor gazetede” deyip yanıma yaklaştı. Ona bir iki haberi anlattım baktım beni dinlemiyor, elimdeki gazetenin ekindeki kadın resmine bakıyordu. “Ne yapıyorsun” dedim. Şımarıkça “Gözlerimi dinlendiriyorum” dedi. Yahu sen bakmadın mı daha Ahu Tuba gibi göğüslerine şeytanlar yerleşmiş kimileri bu tür kimselere cahil diyorlar. Yahu bunun neresi cahil, bu adam tam bir sapık. Bu ülkede cahil mahil yok. Çıkarcılık var, menfaat var aslında herkes her şeyi biliyor. Ha az daha unutuyordum bir de cinsel açlık var. Bu çok açık aldığımız eğitim ortada bu eğitimden ancak böyle zalimlikler, aptallıklar çıkar. Her ne kadar Batı toplumlarını eleştirsek de Türkiye’de toplumun büyükçe bir bölümü Batı gibi yaşıyor. Batıda olduğu gibi ülkemizde de görsellik en ön planda, özümüzü ve doğallığımızı çoktandır yitirdik. Mesela aşk batıda olduğu gibi ülkemizde de öldü. Aşkın yerine fiziki güzelliği, cinselliği ve seksi abartılı bir biçimde yerleştirdik. Doğal olarak kadın erkek ilişkilerinde bu manada yaşamaktayız. Bu işi doğallığına ancak iyi bir eğitimle döndürebiliriz. Ancak o zaman erkekler eşlerini ve tüm kadınları kendileriyle eşit görebilirler. Yaşı 90 a gelmiş ünlü filozof Sofoklese kimi kadınlar üstat, bedensel hazların bittiği için üzülüyor musun? diye sorarlar. O da gülerek filozofça, “Niye üzüleyim, kölelikten kurtuldum bu anlamda çok da mutluyum” der. Her insan nasıl yaşayacağına kendisi karar vermelidir. Elbette ki bu da bir eğitim ve bilinç meselesidir çünkü hiç kimse bilinçli insanlara kendi yaşam biçimlerini önyargılarını ve kötülüklerini dayatamaz. Böyle bir ortamda da kadın erkek ilişkileri de doğal anlamda yaşanır. Okuduğum bir romanda erkek kadına, Sen de istersen evlenmeden birlikte yaşayabiliriz” der. Kadın, “Olmaz bu bizim kültürümüze ters gelir” der. Bu tür yanlış doğal olmayan ilişkileri nedense hep erkekler isterler. Sevgili dostlar kadınları daha iyi anlamak istiyorsanız kurtuluş savaşımız hakkında yazılan romanları okumanızı tavsiye ederim. Bu savaş sırasında yüzlerce kadın erkek elbisesi giyip silahlanarak savaşa katılmış, erkeklerle birlikte cephelerde emperyalizme karşı amansız bir savaş vermişlerdir. İşte başından beri sözünü ettiğim kadın erkek ilişkisi böyle olmalıdır. Bizim kadınlarımız öyle kimilerinin sözünü ettiği gibi cahil değil zeki, iş bilir kadınlardır. Şimdi size kadınların ne kadar kahraman, ne kadar özverili olduklarını anlatan bir romandan bahsedeceğimi. Bu roman ünlü Rus yazarı Maksim Gorki’nin “Ana” isimli romanıdır. Bu romanda, 1917 Rusya’da yapılan ekim devrimini kadınların yaptığını göreceksiniz. Elbette ki erkeklerle beraber başka ne diyebilirim ki kadınlarımızı anlatan onlarca romanımız, öykümüz var. Toplumumuz okumadığı için ne yazık ki bunu bilmiyor. Dün izledim bir televizyonda genç bir adamla bir kız dans ediyordular. Genç adam kızın gönlünü yapmak için ayy neler neler yapıyordu ki işte aşk böyle bir şey.