Rousseau denince romantizm Fransız devrimi bir de döneminden günümüze kadar eğitim üzerine yazılmış olan Emile isimli eseri gelir Rousseau romantizm akımının babası olduğu gibi Fransız devriminin de en önemli teorisyenidir ayrıca bir filozof bir sanatçı ve bir müzik insanıdır 18.yy Avrupa’sının en önemli akımlarındandır romantizm bu yüzyılın coşkusunu heyecanını ve özgürlüğünü simgeler romantizm de diğer akımlar gibi yaşamdaki her şeyi etkilemiştir Rousseaunun tartıştığı en önemli konuların başında modern sanat konusu gelir bu sanatın toplumları yozlaştırdığını ve ahlakı bozduğunu iddia eder dönemin entelektüelleri arasında büyük tartışmalara neden olur çağdaşlarından Voltaire bu düşünceyi reddeder diderot heyecanla karşılar Rousseau kendine karşı çıkanlara Londra Paris gibi büyük şehirlerdeki ahlakı bozulmayı gösterir sevgili okurlar bu konu günümüz dünyasında tartışılmaktadır doğal olarak sanat nedir ve kimin için yapılır sorusunu akla getirir sanat sanat için yapılır diye söyleyenlerin yanında sanatın halk için yapıldığını söyleyenler de vardır elbetteki ki toplumun gelişip dönüşmesinde sanatın çok büyük etkileri var Türkiye’de ne yazık ki eğitim konusunda olduğu gibi sanat konusunda da halkımız yeterli bilgiye ve beceriye sahip değil sebebine gelince sebebi yüz yıllık cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal dönemi hariç yönetim erkinde bulunanlar sanat ve eğitimden halk yararlanmasın diye sanatı ve eğitimi halktan ayrı tutmuşlardır çünkü sanat bilgisi ve eğitimi olmayan halklar çok kolay yönetilir işte böyle başta sanat eğitim kültürel ve sosyal faaliyetleri hep yönetenler şekillendirmiş ve yozlaştırmışlardır ne yazık ki sanatı bir tür eğlence biçimine sokmuş çürütmüş ve yozlaştırmışlardır parası olanlar başta sanat ve sonra eğitim edebiyat Sağlık bilim gibi önemli kurumları satın alabiliyorlar yani bizde sanat halk için değil parası olanlar için yapılıyor bu gidişin halkın yararlanması için tersine dönmesi gerekir kapitalist sistemden kurtulmadıkça ne sanat ne eğitim ne de Sağlık ve bilim asla halk için yapılmaz sevgili dostlar şimdi size Rousseaunun julie isimli muhteşem eserinden söz edeceğim Rousseau bu eserinde sanatın halka yansımasını anlatır ederinin aile ortamında eşlerin karşılıklı okunmasını ister Rousseau ayrıca opera eserleri de yazmış ve operanın sanatın en yücesi olduğunu da söylemiştir müzik eşliğinde yapılan opera halkın ahlakını ve duygularını geliştirir bu anlamda yazdığı en önemli eser de köy katipi isimli operasıdır yaşadığı çağda yani 18.Yy da Rousseau ne yazmış ne söylemişse hepsi tartışmaya neden olmuş ve gerginlik yaratmış bence Rousseau bu gerginlik yaratma işini her konu tartışılsın diye bilerek yapmış mesela Rousseaudan hiç beklenmeyecek bir söz demiş ki kadınlar edebiyatla ilgilenmesinler kadınlar konusunda Tolstoy gibi düşünür emile isimli eserinde hayali bir öğrencisi vardır kırsalda hem yaşar hem eğitilir sonra emile Paris’e gönderilir Paris’teki burjuva yaşamını ve ahlaksızlığını görsün diye okumak gerekir muhteşem bir eserdir eğitimi anlamak için gerçekten okunması gereken bir eserdir bu kitabı okuduktan sonra biraz zekası olan herkes Türkiye’de yapılan şeyin eğitimle hiç ilgisi olmadığını anlayacaktır Rousseau insanlar esas itibari ile iyidir ama sonradan kurumlar tarafından bozulurlar der bu yüzden de dönemin Avrupa’sında yöneticiler tarafından ülkeden ülkeye sürgün edilir Avrupadaki barbarlığı yüzlerine vurur yöneticilerin Fakir Baykurtun yazdığı onuncu köy isimli eseri Rousseaunun emile isimli eserine benzer biraz