İngiliz filozof Thomas Hobbes der ki, "Koyunlar ömrünü kurttan korkarak geçirir oysaki sonunda onu yiyen çobandır…"
Gerçekten ne doğru sözdür.
Biraz üzerine kafa yorunca ve içinde olduğumuz olaylarla karşılaştırılınca daha da anlamlı oluyor.
Bu deyiş bireyden, toplumun tüm katmanlarının iliğine kadar işlemiş bir gerçekliktir.
Bu insanları özellikleri ise hep aynıdır.
Haksızlık, eşitsizlik karşısında, ‘’Neme lazım başımı belaya sokmamayayım durup dururken…’’ diyerek sinip susar.
Yokluk ve yoksulluğu karın gurultusu eşliğinde dibine kadar yaşar, sürekli kuru ekmeğe talim eder, ‘’Bunu da bulamayan var çok şükür…’’ diyerek züğürt tesellisi içinde avunur.
Fabrikada, işyerinde karın tokluğuna asgari ücretle çalışırken sendikal haklar için mücadele eden arkadaşına destek vermez, hatta gammazlar, ‘Patron görür, duyar işimden olurum’’ ürkekliğini yaşar.
Demokrasi, özgürlükler, adalet, eşit yurttaşlık, hakça paylaşım adına hiçbir çıkar gözetmeden mücadele edenlerden olabildiğince uzak durur, ‘’Bunların yanında görünürsem anarşist, terörist sanılırım, bunlar zaten vatan haini…’’yalanı ve korkaklığına sığınır.
Her daim güçlünün yanında yer alır, onlardan arta kalan kırıntılardan pay kapmak adına çıkarı adına her türlü ahlaksızlığa göz yumar.
Bu kötü düzeni inşa edenler ve sahipleri de zaten bu tür insanı sever!
Onlar için bu insanlar kullanılışlı aparattır!
Kısaca ömrünü korkarak, tırsarak geçirir.
Yaşadığını sanır!
Oysa ahlaksızlığın bin bir sefaletini yaşar!
Ne var ki topluma kan kusturan tiranların zorbalığı bir gün onu da bulur.
Sesini çıkarmadığı, itiraz etmediği sistemin çarkları arasında un ufak olup gider.
İnsan yaşamı sınırlı.
Üç aşağı, beş yukarı belirli bir müddet yaşamda konuk olup sonra bir bilinmez çekip gidiyoruz.
Geride ise bizden olumlu-olumsuz bıraktığımız izler kalıyor.
İyi insan olmaya, kötülük yapmamaya, haksızlığa karşı itiraz etmeye, düşene el uzatmaya, yoksulun, mazlumun yanında yer almaya, zorbalığa biat etmemeye dair izlerimiz bizi makbul insan olarak anımsanmamızı sağlar.
Saygın ve örnek bir insan olarak biliniriz.
Bundan daha büyük bir onur, şeref var mıdır!
Fena, kaypak, iki yüzlü, çıkarcı davranışlara sahip olanlar ise ahlaksız ve aşağılık olarak hafızalarda yer alırlar.
Seçkin insan olmaya çaba gösterelim.
Şu kısa yaşamın tekrarı yok, boyun eğmeyelim, biat etmeyelim.
Koyun gibi sürekli kurt korkusu içinde yaşarken asıl canavarları görelim!