Uzun süredir biriktirdiğim çok sayıda konu var.
Her biri bizimde içinde olduğumuz toplumun kanayan yarasını oluşturmakta.
Kendi kendime bir karar aldım artık birilerinin örtmeye çalıştığı konuları kurcalamak gerekir.
Ne var ki arada bir gündemi kaçırır olduk.
Politika başlıklarını geçtim sokakta neler oluyormuş diye şöyle bir geçmişe yolculuk yapma ihtiyacı duydum.
Gebze’nin en yakıcı sorunu birkaç mahallede yılan hikâyesine dönüşen kentsel dönüşüm ve bununla birlikte Yavuz Selim, Hürriyet, Ulus mahallesinde çözüm bekleyen tapu sorunları var.
Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Gebze Belediye meclisinde yaşanan tartışmalı durum sokaktaki vatandaşı meclis üyesine kızmakla haklı olduğunu bir defa daha doğruladı.
Sırtında yumurta küfesi olan meclis üyeleri ve yöneticiler kent insanın haklarını ve hukuklarını savunamaz.
Rehine alınmış seçilmişler her türlü hakarete maruz kalabilir.
Bazen şöyle bir sorgulama yapma ihtiyacı duyduğum anlar oldu.
En fazla kirliliğe bulaşan kişiler çok yüksek sesle konuşma ihtiyacı hisseder.
Bu durum şöyle bir şeyi anımsattı, gece yola giden yalnız adam korktuğu için yüksek sesle ıslık çalar.
Çünkü küçük menfaatler karşılığı teslim alınan kişiler olmadık sözlerin esiri olabilir.
Bu konulara ileri de daha fazla zaman ayıracağız.
Önce muhataplarla sohbet edelim daha sonra elbette bizimde okurlarımıza anlatacağımız sözler olacaktır.
Aksi halde yaşadığımız bu şehirler bu kadar yükü ve sıkıntıyı taşıyamaz.
En iyimser başlıklar bunlar.
Gelelim güncel konulara.
Hırsızlık, ahlaksızlık, yalancılık, dolandırıcılık, inanç kavgaları, rant paylaşımları!
Herkes almış başını gidiyor.
Derin bir sessizlik içeresindeyiz sanki!
İyi bir model olmak istiyorsanız çocuğunuza, çevrenize, “Yapma” dediğimiz şeyleri öncelikle siz dikkat etmelisiniz.
Ya da tam tersi çocuğunuz nasıl birisi olmasını istiyorsanız önce siz öyle olun.
Zira çocuklar büyüklerin nasihatlarını dinlemez.
Yaptıklarını yapar.
Aslında hepimiz biliriz ki ülke yönetimi büyük bir aile modelidir.
Şehirleri yöneten ebeveynler, bizlerde çocukları oluyoruz bu durumda.
İşi özetlemek gerekirse rahmetli anam derdi ki, “Kılavuzu karga olanın burnu b…ktan kurtulmaz”.
Bilmem anlatabildim mi?
Küçük azınlıkların çıkarları büyük kalabalıkların yaşam tarzlarını ve geleceklerini tehdit ederse o zaman hiçbir hesap tutmaz.