Çocukluğumun çocukluğunu özlüyorum.
Markalı değildi giysilerimiz,
Ve bundan dolayı hiç üzülmezdik.
Ayrı odalarımız yoktu
Divanlarımız vardı,
Uykuyu kardeşlerimizle paylaştığımız.
En büyüğümüzün anlattığı masallarda
Ağırlardık huzuru.
Bayramdan bayrama alınırdı, pazar işi giysilerimiz.
Baş ucumuza koyarak uyuduğumuz,
Yepyeni pabuçlarımızın rengi nedense hep kırmızıydı.
Çocukluğumun çocukluğunu özlüyorum...
Yakan toplarda kovalar,
Saklambaçta kaybederdik birbirimizi sadece.
Kız, erkek birlikte kardeş kardeş
İnsan gibi bölüşürdük oyunu.
Elbette,
Bazen bir kızın, bir erkekten hoşlandığı da olurdu,
Köşedeki masumiyet sokağında.
Kaçamak bakışlarda, yüzler kızararak yaşanırdı aşk.
Aşk kirlenmemişti daha.
Çocukluğumun çocukluğunu özlüyorum.
Keşke hiç büyümeseydim diyorum,
Büyümenin güzel bir şey olduğunu sanmasaydım hiç.
Arkadaşımın söylediği 'pabucu yarım' tekerlemesini,
Duysam yine.
Bakkaldan ekmek almak bahanesiyle sokağa kaçıp
Oyuna dalsam.
Ekmeğin ucunu yiyerek,
Eve gitmeyi unutsam
Ta ki annemin kızgın yüzünü görene dek.
Yakalamaca oynarken düşsem,
Dizim acıdığı için ağlasam,
Yüreğim acıdığı için değil.
Hele bayramları nasıl özledim, bilseniz.
Gerçekten bayram olan bayramları ama.
Şimdiki imitasyon bayramlar, bayram mı?
Tatil fırsatı...
Önceden bayram günleri, aile büyükleri, özlenen yakınlar, dostlar ile bir araya gelerek özlem giderilirdi.
Birbirini özleyen insanlar için, özel bir anlamı vardı.
En güzel giysilerimizi giyer, bayram için ayrı bir özen gösterirdik hepimiz.
Bir ritüel kadar kutsaldı benim için.
Hâlâ da öyle hissederim.
Bugün, bayram gelse de bir yerlere gidip dinlensek diye fırsat kolluyoruz.
Ama sevdiklerimizi de ihmal etmiyoruz bu arada.
Teknolojinin o engin imkanlarından yararlanarak, bir özel gün mesajı iletiyoruz.
Samimiyetsiz, abartı, basmakalıp üsluplarla yazılmış....
Sonra gerekeni yapmış olmanın verdiği vicdani hür hislerle, tatile devam.
En çok üzüldüğüm ise, çocuklarımızın bayram geleneğini bilmemesi...
Geçtiğimiz bayramda, bayramlaşmaya gelen çocukları görünce çok sevindim.
Hatta heyecanlandım diyebilirim.
Çocuklara ne ikram edeceğimi şaşırdım.
Şeker, çikolata, lokum hepsini verip üzerine de harçlık ekledim sevincimden.
Mutluluklarını görmeliydiniz.
Birer birer öptüm hepsini, sımsıkı sarılarak.
Mutlaka aklımdan zorum var diye düşünmüşlerdir.
Oysa, çocukluğumu getirmişlerdi bana.
Şekerleri sayıp, arkadaşlarıyla bölüşen çocukluğuma.
Minnetim ondandı.
Ve dokuz günlük bayram tatili var önümüzde.
Tatsız, tutsuz , yavan bayat ekmek tadında bir bayram daha.
Umuyorum ki çocuklar çalacak kapımı yine.
Bayramı getirecekler.
Gelmezlerse eğer, üzüleceğim.
Geldiği söylenen, ancak yüreğime uğramayan bayram için.
Bayram, çocukların şeker koyduğumuz avuçlarında saklı.
Bir de büyüklerimizin, gittiğimiz için parıldayan gözlerinde.
İyi tatiller...