Basının durumu içler acısı.
Zaten dar bir alanda suya sabuna dokunmadan, kendini devletin ve kurulu nizamın yerine koyan, onlar adına karar veren medya sefalet içerisinde.
İktidarın sansürüne gerek yok.
Basın kendi kendini yeterince sansürlemiş durumda.
Kimin ne yazıp yazmayacağının sınırları belli.
Az sayıda gazete çok sayıda konuyu gündeme getiriyor.
Önemli olaylar görmezden geliniyor.
Yerel basının durumu tam bir çıkmazda.
Siyasetçilerin seçim gazeteleri mevsimsel görevlerini ifa etmenin gururu içerisinde.
Asıl dramatik olan durum yandaş basının konumu değil.
Her dönem güç odaklarının karşısında süklüm püklüm eğilip bükülen “yanaşma” medyanın verdiği görüntüdür.
Düzgün basına ve gazetecilere en fazla ihtiyacı olan, iktidar mensupları olur.
Tek sesli medya her şeyi tüketmiş durumda.
İçtikleri su kuyusuna tükürdüklerinin farkında bile değiller.
Düşünüyorlar ki, biz olmazsak onlar rahatlar.
İnsani sorumluluk, tutarlılık onlardan tanrı dağları kadar uzak.
Önemli olan isim değil, yaptığınız işlerdir.
Yeni bir gazete çıkarmayı düşünürsem adını isimsiz gazete koyarım.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Utku Çakırözen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıklamalarına köşesinde yer vermiş.
Ben de bu yazıdan alıntı yapma ihtiyacı duydum.
Adalet Bakanı bakın neler söylemiş.
“Yargıtay Daireler Genel Kurulunda paralel yapı hakim.
Çıkacak kararlar tamamen siyasi olacaktır.” söylemiş.
Şimdi Adalet Bakanı’nın bile şikayetçi olduğu bir yargı sisteminden adalet beklemek ne kadar gerçekçi olur?
Buna rağmen iyi ahlak kötü ahlakı yenecektir.
Bundan eminim.
Güzel bir atasözü var, “Merak etme padişahım senden büyük Allah var.”
Tam da zamana uygun söylenmiş bir söz.