İt dalaşı gecelerin koynuna serpiştirilmiş şiir dolu geceleri anlamak için adam olmak gerekir.
“Adam olmak” kolay mı sandın sevdiğim?
Boyla – posla olmuyor bu işler… Omuzuna bir çanta, eline fotoğraf makinesi alıp yırtık eteğin altından görünecek bacakları yakalayıp, resimlemekle hiç olmuyor bu işler…
Vanilyalı gecelerin
Şımarık kadınını sevdim ben…
Dişlerim kaç kandamlasında
Kamaşacak daha…
Anne dizelerimi kaybettim. Üşüyorum. Şiirlerimi yaksana!.. Şiirlerimi yak anne yak… Yak da ne ben kendimi şair zannedeyim, ne de insanlar beni şair zannetsin.
İt dalaşı gecelerin boynuna ilmeği geçireyim gitsin.
Edeb – iyatla ilgili ne kadar kitabım varsa yırt anne, yırt gitsin… Yırt gitsin ki; edebimiz kalmasın… Edepsizliğimiz, edepsizlere kapak olsun…
Şimdi balmumu kadınlar gülmekte bana. Albümlerim bakire çocukların düşleriyle dolu.
Ne emekten yana, ne de sömürüden yana olmak umurlarında değil. Bayram sabahları Öpülesi eller olmayı düşleseler bile…
Yaşam memelerinden sütü bol verdi bazılarına. Kıymetini bildiler mi? Hayır… Biz bilirdik elbette sütün kıymetini… Sütsüz olmamak için!.
sen uyurken
alıp götürecekler beni
masanın üstündekiler
öylece dursun.
uyandığında panikleme
dönerim elbette…
Onurumu tak boynuna
yürü kadınsı duruşunla
dostlar sevinsin
düşmanlar korksun
dönerim elbette
Kayısı dudaklı herifleri güldürmeden.
Döneceğim elbette…
Panikleme…
Not: Bir ay tatildeyim.