Hükümet, aylarca üzerinde çalıştığı demokratikleşme paketinden elle tutulur, gözle görünür en önemli gelişme kamu kesiminde çalışan kadınların isterlerse türban takabilmelerinin önünü açtı.
İktidarın 11 yıllık kamu kesiminde izlediği istihdam politikası kelimenin tam anlamıyla “partizanlık” oldu.
Bunun yanısıra bir başka önemli gelişme kamu kesiminde kadın istihdam sayısında önemli azalma olmasıdır.
Bir yanda kamu kesiminde yönetici pozisyonunda partizanca dağılım yapıldı.
Diğer yanda ise “kadının yeri evidir” düşüncesi yüksek sesle konuşulur oldu.
Hatırlarsanız bir süre önce devletin televizyonunda kadına yönelik hakaret içeren sözler ve yorumlar konusunda tek kelime yapılmadı.
Sonuç olarak diyeceğim şudur:
Eğer bu iktidar kadını bu kadar çok önemsiyorsa sokaklarda kadına yönelik şiddetin önüne geçebilecek yaptırım uygular.
Bunların hiçbiri yapılmadığı gibi kadını toplumsal yaşamdan ayrıştırmak için yeni girişimler olduğuna tanık olmaktayız.
Bunlardan biri camilerde bayanlara erkek vaazlar vaaz veremeyecek.
Gelelim polise verilmek istenen geniş yetkilere.
Paketler açılıyor kapanıyor derken, geldiğimiz en son nokta “polis vazife ve selahiyet” kanununda yapılacak değişikliğe.
İki gündür gazetelerde yayınlanan haberlere bakılırsa AKP polisin yetkilerini artıran bir yasayı meclise getirmeye hazılanıyor.
Hükümetin son hazırlığı şu:
Polis eylem yapma ihtimali olan herkesi hakim ve savcı talebine gerek duymadan 24 saate kadar gözaltında tutabilecek.
Bundan böyle polis tipini, kılık kıyafetini beğenmediği “eylem yapma hazırlığı içinde olabilir” dediği herkesi kolayca gözaltına alabilecek.
Bu uygulamalar bir hukuk devletinde olmaz.
Olsa olsa polis devletlerinde olabilecek uygulamalardır.
Gerçi uzun zamandır polisin yaptığı bazı uygulamalar yasa yürürlüğe girmeden zemin hazırlanıyor.
Şimdi ise bir adım daha atılıyor.
Polisin istediği muhalifi gerekli gördüğü yerde gözaltına alabilmenin önü açılmak isteniyor.
Toplantı ve gösteri yapma hakkı ortadan kaldırılmak amaçlanıyor.
Herhalde ileri demokrasi bu olmalı.!