38 kişinin yaşamını yitirdiği, 57 kişinin ise yaralandığı Yunanistan'daki tren kazası sonrası Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis istifa etti.
Hem de hiçbir gerekçeye falan sığınmadan.
Sorumluluk, hukuk, demokrasi anlayışı işte tamda böyle bir şeydir.
Şimdi birileri burun kıvırıp “Ne olmuş yani çok mu önemli” gibisinden çemkirebilir.
Sorumluluk sahibi yöneticilerin istifa etmesi erdemli, ahlaki bir duruş ve tutumdur.
Anımsayacağınız gibi, 8 Temmuz 2018’de Çorlu’da tren kazası meydana gelmiş, 25 kişi yaşamını yitirmiş, 317 kişi ise yaralanmıştı.
Kaza sonrası 2’si makinist 5 görevli ifadeye çağrıldı, mahkeme siyasetçiler, bürokratlar ve TCDD üst yönetimi için kovuşturmaya yer yok kararı verildi. 2023 yılına gelindiğinde ise Çorlu tren kazasıyla ilgili tutuklu sanık kalmadığı ortaya çıkmıştı.
Dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan istifa etmedi, sorumluluğunun gereğini yerine getirmedi.
Demokrasilerde istifa kavramı gibi çok kayda değer bir şey var.
Dünyanın ileri demokrasilerinde istifa başarısızlık ve sorumluluk gereği sıkça başvurulan bir yöntemdir.
İstifa etmek ne yazık ki bizim ülkemizde pek rastlanan bir şey değildir.
Başbakanlarda, bakanlarda, milletvekillerinde, üst düzey bürokratlara pek rastlanmaz.
Son dönem zaten istifa müessesi yerini ‘görevden af isteme’ şeklinde demokrasiyle hiçte bağdaşmayan bir anlayışa evirildi.
Sözünü ettiğim gibi tüm bunlar o ülkede demokrasinin varlığı, işlerliği ve ne kadar uygulandığıyla birebir ilintilidir.
Türkiye’de demokrasi yıllar içinde sürekli darbe yemiş, hırpalanmıştır.
Sağ siyasal iktidarlar demokrasiye her defasında ‘amaç’ olarak değil varmak istedikleri durakta inmek üzere ‘araç olarak görmüştür.
2017 yılında göreve başlayan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern geçtiğimiz Ocak ayında görevinden istifa etti: “Enerjim kalmadı, artık bu işin hakkını veremem ”dedi.
42 yaşında ki Jacinda Ardern seçimlerde yeniden aday olmayacağını, İşçi Partisi liderliğinden ise ayrılacağını duyurmuştu.
Türkiye’de böyle bir Başbakan, Bakan, sorumluluk sahibi bir devlet yöneticisi gören var mı?
Ben şahsen görmedim.
Hele Başbakanlık, bakanlık koltuğunu, “Artık bu işi yapacak enerjiyi kendimde bulamıyorum” diyerek istifa edeni hiç görmedim, duymadım.
Sonuç olarak demokrasi, insan hakları, özgürlükler, sosyal adalet gibi kavramların tam anlamıyla uygulanması sonucu ancak mutlu, huzurlu bir ülke olabiliriz.
Bunun yolu ise eğitim seviyesinin yüksek olması ve tabi ki bilinçli seçmenden geçiyor.
Futbol takımı tutar gibi parti yandaşı olan, her şeye körü körüne bağlanmış, biat eden, yönlendirilmeye müsait kitlelerle Yeni Zelanda olmamız mümkün değildir.
Toplumlar hak ettiği şekilde yönetilir.
Bir gün umarım ülkemiz de tam demokrasiyle, sorumluluk sahibi, koltuğun bağımlısı olmayan politikacı sınıfıyla tanışır.