Yahudiler, M.Ö 586’da Babil’e sürülmüş ardından yüz yıllar içinde birçok defa Hristiyan ve Romalılar tarafından topraklarından kovulmuşlar. Daha sonra dünyanın değişik yerlerine dağılarak ‘sürgün’ bir şekilde hayat yaşamaya başladılar.
1290'da İngiltere'den, 1394'de Fransa'dan (kısmen), 1492'de İspanya'dan, 1496'da ise Portekiz'den bütünüyle kovulmuşlar.
Baskılardan kaçan, horlanan ve aşağılanan hatta soykırıma uğratılmak istenen Yahudilerin bir kısmı sonraki yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’na sığındı.
1848 yılında Britanya hükümeti yayınladığı bir genelge ile Filistin’de ki konsoloslarını Yahudilerin himayesine bıraktı.
Bu tarih itibariyle ‘Vadedilmiş Topraklar’ üzerine devlet kurma faaliyetlerinde kayda değer bir adım atılmış oldu.
Avrupa’da Yahudi meselesi mühim bir sorun olarak görülüyor ve onlardan kurtulmak için çare yolları aranıyordu.
Avrupa ülkeleri en sonunda çözümü Osmanlı İmparatorluğunda buldu.
Yapılan teklife göre, Yahudi göçüne izin verilmesi durumunda Osmanlı topraklarına sermaye ve teknoloji akışı olacak vergi artışından ötürü hazineye para akacaktı.
Avrupa tarafından bu teklifin yapıldığı 1879’da hasta adam olarak nitelenen Osmanlının mali duru hiçte iyi değildi.
Sonunda Siyonizm’in kurucusu olan Theodor Herzl, Osmanlı Padişahı II. Abdulhamit ile iki kez görüşmesinin ardından Osmanlı toprakları içinde yer alan Filistin’de ilk Yahudi yerleşimleri kuruldu.
Sonrasında büyük Nazi soykırımı ardından 1948’de İsrail devletinin kuruluşu ve ilanı.
Çok küçük bir özetle İsrail’in bugünlere gelmesinde kimi noktalara dikkat çektim.
Tarih şaşmaz bir şekilde olayları bizlere aktarıyor.
Okuduğunuzda, İsrail devletinin kuruluşuna kimlerin önayak olduğu kimlerin yol verdiği, Arapların nasıl toprak sattığı net bir şekilde anlaşılıyor.
İsrail meselesine dini veya milliyetçi gözlükle baktığınız zaman birçok gerçeği ıskalarsınız.
Ortada çok büyük bir proje ve oyun içinde oyun var!
Geçmişinde topraklarından sürülen, horlanan, aşağılanan ve kitlesel olarak imha edilen Yahudiler (İsrail) nasıl oldu da onları yok eden cellatlarına dönüşüverdi?
İsrail şimdi Filistin’de hastane bombalıyor, masum bebekleri, çocukları acımasızca öldürüyor, terör estiriyor.
Eskiden kendilerine yapılan soykırımı Filistinliler için uyguluyor!
Dünya ise olup biteni izlemekle yetiniyor.
Filistin’de öldürülen her çocuğun gölgesi terör devleti İsrail ve onun perde arkasındaki efendilerinin peşini bırakmayacak.
Döktükleri çocukların kanlarında boğulacaklar.
Hangi din, dil, ırktan olursa olsun hiçbir çocuk öldürülmesin.
Öldürülen çocuğun milliyeti, dini ve dilini sorgulamak o çocuğu öldürmekle eş değerdir.
Savaş çığırtkanlığı bir kere daha yeniden çocukların ölmesi öldürülmesi demek.
Barış her daim iyidir!
Buda böyle biline!