İlk kapısını çaldığımda 2011 yılının sonlarıydı. Omuzumda askılı bir çanta, çantanın içinde haftalık çıkan yayınlarla yanına uğrar o plaketler ve gazetelerle dolu odasında uzun uzun konuşurduk İsmail Kadı’yla. Dünya gündemi, ülke siyaseti, yerel yönetimler, iktidar, muhalefet partileri ve basının durumu gibi gündemler olurdu her hafta masamızda. İsmail Kadı konuşmayı seven biriydi. Ama durup dinlemesini de iyi bilirdi.
Gel git zamanların birinde ‘’Gençliğin sorunlarını yazmak istiyorum’’ demiştim kendisine. Çok sayıda üniversite öğrencisi ‘’ifade suçundan’’ cezaevinde yatıyordu. Gençler arasında işsizlik rakamları her geçen gün artıyordu. Ve uyuşturucu tüketimi çoğalıyor, tükeniş etrafımızı sarıyordu. El vermek, ses etmek, duyurmak, çözüm önerileri sunmak istediğimi kendisine söylediğimde ‘’Yaz’’ dedi ismail kadı. Açtı gazetenin sayfalarını ‘’haftada bir gün yaz’’ dedi hiç tereddütsüz. Böyle başladı uzun yıllar süren yolculuğumuz.
İlkyazımı Ocak 2012 yılında yazdım. Ve yedi yıl boyunca haberciliğin farklı alanlarında gönüllülük esasına dayanarak görevler aldım. Haftalık köşe yazarlığı, emek haberleri muhabirliği ve kültür sanat sayfası editörlüğü yaptım. Basına en ağır saldırıların olduğu son dönemlerde dahi bir kere bile yazdıklarımdan ötürü sansüre uğramadım, engellemeyle karşılaşmadım. Diğer ‘’Meslektaşlarıma’’ nazaran şanslıydım.
Çünkü emek haberlerini manşetten veren kentin sayılı gazetelerinden birinin sahibiydi İsmail Kadı. İşçi eylemlerini, grevlerini, muhalif siyasi partilerin basın açıklamalarını, yürüyüşlerini… Yayın hayatında bağımsız, dil acısından eleştirel ve savunduğu yaşam bakımından çağdaş bir gazetecilik anlayışına sahipti. Elbet tedirginlikleri oldu meslek hayatı içerisinde ama hep ilericiydi. Güzel günleri düşledi.
Geçmişinde savunduğu ve mücadelesini verdiği eşitlik, özgürlük, kardeşlik düşünceleri nedeniyle tutuklanmış, cezaevinde yatmış sonrasında sağlık sorunları yaşamıştı. Ama son günlerine kadar mücadelenin farklı köşe başlarını tutarak basın desteğiyle arkadaşlarını yalnız bırakmadı. Sağlığı ölçüsünde Kentte gerçekleşen her basın açıklaması ve eyleme heyecanla katılır, notlar alır ve sayfasına işlerdi. Hayalinde demokratik bir ülkenin düşü ve içinde adaletli bir düzenin özlemi vardı.
Herkese kapısı açıktı İsmail Kadı’nın. Çok sayıda ziyaretçisi, arayanı, soranı, farklı düşüncelerden ziyarete gelenleri vardı. Çünkü o gazeteciliği tetikçilik olarak kullanmadı. Ayrıştırmayı değil, doğruluğu, karalamayı değil, eleştirel yaklaşımı veri aldı.
Geçtiğimiz Mayıs ayında yaşadığı rahatsızlık nedeniyle kalp kapakçığı ameliyatı geçirdi fakat ayağa kalkamadı. Ne İstanbul, ne Ankara ne Gebze ona şifa olmadı. Direne bildiği kadar direndi. Gece gelen ölüm haberi aramızdan aldı bu değerli abimizi.
Trabzon’u çok severdi İsmail Kadı. Maçka’ya ne vakit gitse yüzünde gülücüklerle döner, iştahla yaptıklarını anlatırdı. Şimdi onu Karadeniz’in yeşil dağlarında, sisli yaylalarında, yağmurlu ovalarına yolcu ediyorum. Ailesine ve sevdiklerine sabırlar diliyor, kurup büyüttüğü gazetesinin bizlere kalan hatırası olarak yaşamasını diliyorum. Anısı önünde saygıyla...