Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1983 İzmir doğumluyum. Kimya mühendisiyim.
Ne iş yapıyorsunuz? Daha önce nasıl işlerde çalıştınız?
Ben de benim gibi üniversite okumuş milyonlarca işçi gibi mezun olduktan sonra uzun işsizlik süreci ardından eğitimim ve yeteneklerime uymayan işlerde 3-4 sene çalıştım. 6-7 sene kadar da çevre ve çelik imalat alanlarında proje mühendisliği yaptım. Son aylarda da sosyal uygunluk denetimlerinde görev alıyorum. Ayrıca İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği uzmanıyım.
Bölgede ofiste çalışanlar, yüzbinlerce üretim işçisine göre ayrıcalıklı bir konumda. Çalışma hayatında hiç zorluk yaşadınız mı?
Emeği ile geçinen hiçbir işçinin zorluk yaşamadığını düşünmüyorum. Her şeyden önce hangi koşullarda çalışacağınızı ve işi nasıl yapacağınızı siz belirlemiyorsunuz. Üniversite okumuş, bir meslek alanında eğitim almış birisi olarak patrona ya da yöneticiye “benden yapmamı istediğiniz şey doğru değil” dediğinizde tepki ile karşılaşıyoruz. Çünkü tüm çalışmamız patron daha fazla para kazansın, daha fazla kar etsin diye yapılıyor. Bunu da bizlere açıkça söylüyorlar.
Kadın bir mühendis olmanın zorlukları var mı?
Olmaz mı! Öncelikle mühendislik toplumda hep erkek işi gibi kabullenilmiş. Oysa ki bugüne kadar çalıştığım sürede kadın mühendislerin çok daha detaycı ve dolayısıyla daha az hata ile iş yaptığını deneyimledim. Ancak bunun yanından biz kadın mühendisler bizimle aynı iş tanımında olan erkeklerden çoğu yerde daha az maaş alıyoruz. Fazla mesai ücreti almadan, uzun süreli çalışma, bunun yanında işe dair getirdiğin öneriler bir de kadın olduğun için daha az dikkate alınan bir iş hayatı çoğu kadın mühendisin kabusu haline geliyor.
Ofis işçilerinde iş hayatından kaynaklı sağlık problemleri oluyor mu?
Öncelikle hepimizin boyun ve bel fıtığı rahatsızlıkları var. Fiziksel rahatsızlıkların yanında bir de psikolojik rahatsızlıklar yaşanıyor. Anti-depresan kullanmak işin doğası olmuş. Patron/genel müdüre daha yakın çalışmak daha ağır bir baskı altında çalışmakla eşdeğerdir. Her iş acildir ve hayatında işten daha önemli bir şey olmasını istemezler. Çok kişi sosyal medya hesaplarında mesela ofis içinde doğum günü partileri gibi aktivitelerden fotoğraflar paylaşanları görür. Oysa ki o fotoğrafların arkasında ben “şu yarım saatlik arayı burnumuzdan getirecekler, nasıl da ikiyüzlü; sanki az önce bize hakaretler yağdıran o değil” gibi düşünerek müdürlerine/patronlarına bakan işçiler görüyorum.
Türkiye Komünist Partisi Darıca belediye meclis üyesi adaylarından bir tanesisiniz. Bu karara nasıl vardınız?
Öğrencilik yıllarımdan beri TKP üyesiyim. Yaklaşık 1 senedir bölgede çalışıyor ve yaşıyorum. Fabrikalarda ve kentte gördüğüm tüm zenginliği yaratanların işçiler olduğunu biliyorum. İş cinayetlerine kurban gitmemeye çalışırken eve biraz daha fazla maaş getirmek için fazla mesai yapmak zorunda kalan yüzbinlerce işçi yaşam mücadelesi verirken bölgedeki müteahhitler, patronlar karına kar katıyor. Bu havzada annelerin sütlerinde bile ağır metal çıkıyor, gördüğüm tüm çocuklar neredeyse alerji ve astım hastası. Okumuş insanlar halkına karşı sorumludur. İnsanları kansere, iş kazalarına o da olmadı intihara sürükleyen bu saçma düzene mahkum değiliz. Daha iyisini yapmak, mücadeleyi büyütmek için belediye meclis üyeliğine Türkiye Komünist Partisi’nden aday oldum.