Yaşadığımız salgın günleri en çıplak haliyle gösterdi ki, iktidar ve patronlar için çarkların dönmesi emekçilerin sağlığından çok daha değerli. Onlar “Aynı gemideyiz” masalıyla, güvenli güvertelerinde dümeni sürmeye devam ederken, işçiler o geminin makine dairelerinde hayatlarını kaybetti.
“Evinde kal” çağrıları yapıp emekçileri savaşın erleri gibi ön saflarda fabrikalara göndermek, “Hayat eve sığar” kampanyaları düzenleyip sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde dahi özel izinler verip işçileri çalıştırmak, her ulusa seslenişte “zorunlu olmadıkça evden çıkmayın” diyerek zorunlu olmayan her sektörde üretimi devam ettirmek, bir maske dağıtımını bile iki ayda yapamayıp işçinin sağlığını patronların inisiyatifine bırakmak, emekçilerin salgına yakalanmasına sebep olmak değilse nedir?
Ağızda iki saat zor duracak maskeyi “İki gün kullanın” diyerek işçinin eline sıkıştıranlar, kendisini villasına kapatıp emekçinin sağlığı için tedbir almayanlar, fabrikasında pozitif vaka görüldüğü halde “Üretime devam edeceksiniz” emirleri yağdıranlar, bir çift eldiven talebi karşısında bile muhasebenin yolunu gösterip işten atmakla tehdit edenler ve 15 kişilik servise 25 kişi sığdırıp “Çalışanlar salgından ölürse bu iş kazası sayılmasın” diye meclis kulislerinde ağlayıp zırlayanlar, işçilerin ölümüne sebep olanlar değilse kimlerdir?
İstanbul İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi, koronavirüs salgınıyla ilgili ikinci raporunu geçtiğimiz hafta yayınladı. İşyerlerinin “can pazarına” dönüştürüldüğüne dikkat çekilen raporda, 11 Mart ile 10 Mayıs arasında en az 128 işçinin salgın nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı.
Patronlar bu salgın sürecinde emekçilere neyin bedelini ödetti? Bir ay sırt ve bel ağrılarıyla çalışıp aldığı ücretle pazar poşetine bir salkım muzu bile gönül rahatlığıyla koyamadıkları, market, bakkal gezip, alabilmek için ihtiyacı olan ürünün en ucuzunu aradıkları, kendinden zaten geçmiş ama çocuklarının ihtiyaçlarını bile tam olarak karşılayamadıkları ücretlerin bedelini mi?
Sefalet ücretine karşılık, ölmenin bedelini mi ödedi işçiler? Eşlerini yârsız, çocuklarını annesiz yada babasız, ailelerini evlatsız bırakmanın bedelini mi? Ayın ortasında biten, çoğu zaten fatura ve kredi borçlarına giden maaşlarına karşılık işten eve hastalık taşımanın, yakınlarına virüs bulaştırıp onların ölümüne sebep olmanın ve yıllarca bunun acısıyla yaşamanın bedelini mi ödediler?