İŞÇİ HAKLARI VE SENDİKALAR

Cengiz Akgün

Ülkemizde işçi hakları, sendikalaşma oranları ve iş kazaları, özellikle sanayi bölgeleri açısından tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Bu konuların merkezinde ise hiç kuşkusuz Gebze gibi işçi yoğunluğunun yüksek olduğu bölgeler yer alıyor.

Türkiye genelinde sendikalı işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre oldukça düşük.

Son araştırma verilerine göre, yaklaşık ülkemizde 14 milyon işçiden sadece 1,9 milyonu sendikalı.

Bu oran, Türkiye’de sendikal örgütlenmenin ne denli zor ve sınırlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Özellikle metal sektöründe sendikalaşma oranı biraz daha yüksek olsa bile genel tablo işçilerin haklarını savunmak adına örgütlü bir güce sahip olmadıklarını gösteriyor.

Bir başka konu olan iş kazaları Türkiye'nin süreğen sorunlarından biri ve gerçeği.

Her yıl, iş kazaları nedeniyle çok sayıda işçi hayatını kaybediyor ve yaralanıyor.

Gebze gibi sanayi bölgelerinde bu iş kazalar daha da yoğun yaşanıyor.

İş sağlığı ve güvenliği konusunda sendikalar kısmen etkili olabilse de, sendikalı işçi sayısının düşük olması, güvenlik önlemlerinin yetersizliği ve denetimlerin eksikliği, iş kazalarının önlenmesini oldukça zorlaştırdığı gerçeği ortaya çıkıyor.

Yaşadığımız kent Gebze, en büyük metropol İstanbul'a yakınlığı ve sanayi bölgeleriyle Türkiye'nin en büyük işçi havzalarından biri.

Burada özellikle metal, kimya ve otomotiv sektörlerinde yoğun bir işçi nüfusu bulunuyor. Ancak, bu yoğunluk, işçi haklarının korunması ve iş güvenliğinin sağlanması açısından ciddi zorluklar getiriyor. İşçi yoğunluğunun fazla olması, sendikal hareketlerin daha etkin olabilme potansiyelini taşırken, diğer yandan grev yasaklamaları ve iş kazaları gibi sorunlarla da karşı karşıya kalıyor.

Sonuç olarak, Türkiye'de işçi hakları, grev ve iş güvenliği konularında ciddi adımlar atılması gerektiği açık.

Sendikaların önünde her ne kadar zorluklar çıkarılsa dahi sınıfsal temel ekseninde mücadele yürütmesi gerekiyor.

Aidat sendikacılığı ile alınan yol bir arpa boyudur ve asla işçilerin örgütlenmesine zerre kadar katkısı yoktur.

Bu anlamda sendikaların 14 milyon işçiden sadece 1,9 milyonu sendikalı olması üzerine ciddi bir özeleştiri yapması gerekiyor.

Tabi işçilerinde!

Nazım Hikmet’in dediği gibi:

‘’ Koyun Gibisin Kardeşim,
Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılı verirsin hemen
Ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani...
’’