Var olmak! Öncelikle var olmak nedir? Onu hatırlayalım.
Sağ olmak, yaşamak olarak tanımlanır. Evet, sağlıklı bir şekilde nefes almak ve yaşadım diyebilmektir Var olmak. Hayatta yerimizi ve duruşumuzu simgeler, dahası onu gerçek kılar. Eskilerin keyiflendiklerinde, birbirlerine; 'Varol' demeleri bundan dolayı değil midir?
Neyse, konuyu buradan asıl getirmek istediğim yere getireyim. Kadın olarak hayatın her aşamasında sağ kalmaya, yaşamaya çalışıyoruz. İş dünyası bu 'varolma' alanlarından en zorlusu kanımca.
İş dünyası denilince erkek egemen bir çevrede, kadın olarak ayakta kalabilmek, çalışmak, 'mobbing'e uğramadan tecrübe edinmek geliyor aklıma.
İş ilanlarının en temel öğesidir, ‘5-10 yıl tecrübe.’ Hem kadın hem de tecrübesiz olunca iş dünyasındaki kapılar kapalı gözüküyor genç kadınlarımıza.
Size bu kapıyı nasıl araladığımı ve bu dünyaya giriş yapmak için verdiğim ‘savaş’ları anlatacağım.
Bu ‘savaş’lardan en temeli çevrenize vermiş olduğunuz ‘savaş’lardır. Kendinize olan inancınızı yitirmenizde en önemli rolü oynar bu yakın çevre.
Liseyi bitirmesine bir ay kala iş dünyasının kapılarını aralayan genç bir kadın olarak deneyim paylaşıyorum:
Öncelikle kendime inandım, bu isteğime alaycı bir gülümsemeyle yaklaşan insanlara direndim.
Çoğumuzun hayali, makul çalışma saatleri olan kendimize vakit ayıracağımız kurumsal bir iş hayatı. Henüz 18 yaşındaydım, kibirli ve ukala yöneticilerle iş görüşmesi yapmaya başladığımda.
Genç bir kadın olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmak, hayatıma yön verme noktasında kararlıydım. Tecrübe zamanla edinilmekle birlikte, bir yerden de başlamak gerekir.
Harekete geçtim. 'Her genç kadının harekete geçmesi gerektiği gibi.'
Dinledim, gözlemledim, uyguladım.
İş dünyasındaki kurallara ve çalışma disiplinine ayak uydurmaya çalışırken, kadın olmanın zorluklarını da yaşamaya başlamıştım. Kurumsal bir firmada bir yıl kendimi yetiştirdikten sonra, önemli bir hotelin sağlık bölümünde çalışmaya başladım. Akabinde üniversite sınavına girip, açık öğretimden bir bölüm okumaya başladım. Hedeflerime her geçen gün biraz daha yaklaşmaya çalışırken yakın çevremdekilerin sesleri daha yüksek çıkmaya başlıyordu. Ama ben her gün öğreniyor ve o çok önemli olan tecrübeyi kazanmaya çalışıyordum.
1.5 yılın sonunda şartları daha makul olan başka kurumsal bir firmaya geçiş yaptım. Artık iş dünyasının kurallarını anlamaya başlayan genç bir kadındım. Her kadın gibi girdiğim bu dünyada kendimi kabul ettirmek için çok çaba sarf ettim. Erkek egemenliğinin yoğun olduğu bu dünyada bir de hemcinslerimizin psikolojik şiddeti vardı tabi ama o bambaşka bir yazının konusu.
Kadın olarak ‘varım’ diyebilmek için ‘savaş’malıyız. Bekleyerek, susarak, umutsuzluğa kapılarak bu varoluşu kazanamayacağız. Onun için yorumun başlığını bir daha vurguluyorum yazıyı bitirirken. İş dünyasında 'varolmak ya da olmamak' işte bütün mesele bu!