İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanı çok önemli. Çünkü, nüfusumuzun önemli bir bölümünü yakından ilgilendiriyor.
AKP’nin kurucu genel başkanı ve şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu alanda çok önemli reformlar yaptıklarını öne sürüyor. Ama, kazın ayağı hiç de öyle değil.
Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı, iş cinayetlerinden işçileri sorumlu tutup hükümetin bu konuda önemli adımlar attığını savundu.
Bu köşeden raporlarına yer verdiğim İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği yanıtta ‘’AKP’li yıllarda 17 bin 57 işçi hayatını kaybetti! Ülkede iş cinayetleri rejimi var’’ dedi.
Yani, ‘kral çıplak’ demeye getirdi…
Öncelikle, Erdoğan’ın Uluslararası 8. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’nda yaptığı konuşmada özetle ne dediğini anımsamakta yarar var. Diyor ki;
“İş kazalarının azaltılması, can kayıpları ve emek sömürüsünün önüne geçilmesi için öncelikle bu konuda kendimizi düzeltmeli, insanı merkeze alan bir anlayışı iş hayatına hâkim kılmalıyız. Kuşkusuz sadece hükümetin veya işverenlerin alacağı tedbirlerle bu sorunun üstesinden gelinmesi mümkün değildir. İşçilerimizin de dikkatli olması gerekir. Şu manzaralara sıkça rastlıyoruz: Hükümet kuralı koymuş, işveren üzerine düşeni yapmış. Hava sıcak diye bakıyorsunuz bareti takmıyor.”
Erdoğan, bu ifadelerle yetinmeyip ‘emek sömürüsünden’ de şikâyet ettiği o konuşmasında ‘işçi hakları ile iş sağlığı ve güvenliği’ konularında ‘çok önemli reformları hayata geçirdiklerini’ öne sürmüştü.
Oysa, İSİG Meclisi’ne göre, AKP dönemleri iş cinayetlerinin, iş katliamlarına dönüştüğü dönemlerdir.
Erdoğan’ın o konuşması sırasında, Antalya’da bir inşaatta çalışan kalıp ustasının merdiven boşluğundan düşüp yaşamını yitirmişti. İşte, İSİG Meclisi bunu da hatırlatıyor.
İstatistikler yalan söylemez.
AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002’den o yılın sonuna kadar 146 işçi, 2003’te 811 işçi, 2004’te 843 işçi, 2005’te 1.096 işçi, 2006’da 1.601 işçi, 2007’de 1.044 işçi, 2008’de 866 işçi, 2009’da 1.171 işçi, 2010’da 1.454 işçi, 2011’de 1.710 işçi,2012’de 878 işçi, 2013’te 1.235 işçi, 2014’te 1.886 işçi, 2015’te 1.730 işçi ve nihayetinde bu yılın ilk 4 ayında 586 işçi yaşamını yitiriyor iş kazaları-iş cinayetlerinde.
Bu nedenle, ülkemizde hüküm süren bu durum, bir iş cinayetleri rejiminin varlığını ortaya koyuyor. Soma, Davutpaşa, Ostim, Torunlar, Isparta, Ermenek gibi birçok işçi katliamı, AKP dönemlerinde yaşandı, bu unutulmamalıdır…
Buna rağmen, AKP, iktidara gelir gelmez çıkarttığı İş Kanunu ile taşeron çalıştırma başta olmak üzere esnek ve güvencesiz çalıştırmayı yasal hale getirmiştir.
Kiralık işçilik yasası ile bütün işlerde güvenceyi tamamen ortadan kaldırmıştır.
Sendikal hareket baskı altında alınmış, sendikalaşan işçiler işten atılmıştır.
4+4+4 eğitim sistemiyle çocuk işçiliği yaygınlaştırmıştır.
SSGSS yasası ile emeklilik yaşını 65’e çıkartmıştır.
Kadınlara yönelik program ve paketlerle, ucuz işgücünü kadın üzerinden yaygınlaştırmayı hedeflemiştir.
Yanlış iç ve dış politikalar sonucu milyonlarca göçmeni Türkiye’de güvencesiz olarak çalıştırmaktadır.
Tüm bu politikalar sonucu iş cinayetleri artmış, meslek hastalıkları görünmez hale getirilmiştir. Devlet-hükümet, bizzat çalışma ilişkilerine dönük attığı bu temel adımlarla iş cinayetlerini gündelik yaşamın bir parçası haline getiren ve bunu olağanlaştıran bir rejimin sermaye ile beraber kurucusu, uygulayıcısıdır.
Sonuç olarak, iş cinayetleri rejimine hukuki alt yapı oluşturmuş olan AKP, çalışanları köle kabul etmiş ve onların geleceklerini işverenlerin iki dudağı arasına terk etmiştir.
Emeğiyle geçinip de halen AKP’ye oy verenlere ne kadar acıyabilir ki insan !..