Yorum Haber
Bugün manşete aldığımız bu haber, habercilik diliyle “bayat” bir haber değil. Diziye başlama gerekçeleri arasında da yer alan, dizinin adına ilham kaynağı olan, “Gidişat gidişat değil…” derken hal ve tavırlarıyla kast ettiklerimize atfen, 40 yıl sonra bugün, 40 yıl öncesi gibi: “Hava kurşun gibi ağır / Hava toprak gibi gebe / Bağır bağır bağır bağırıyorum / Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum…”
SAĞ SOL ÇATIŞMASINDAN İBARET DEĞİL
O süreçte kardeşin, kardeşi vurduğu bir şehir efsanesi değil. Balistik raporlarına göre aynı tabanca ile bir solcunun sağcıyı, bir sağcının solcuyu vurduğu da. Ama bugünkü konuğumuz MHP Gebze İlçe eski Başkanı Ferit Taşdemir’in söylediği gibi, “12 Eylül bir sağ sol çatışmasından” ibaret de değil.
ŞARTLARIN OLGUNLAŞMASINI BEKLİYORLARDI
Kendi ağzıyla, “Şartların oluşması” için 17 Ekim 1979’da Yılmaz Taşkın’ın ve nice insanımızın toprağa düşmesini seyredenlere 12 Eylül sonrası ABD’nin alkışını da unutmamalı: “Başardı bizim çocuklar.”
GEBZE “KAMP” YERİ
GEBZE NİSPETEN “SAKİN”
Ferit Taşdemir’in anlatımından özetle vaka şöyle: “Gebze; İstanbul ile İzmit arasında kaldığından tüm fraksiyonların adeta kamp yeriydi ve ondan sebep emsal ilçeleri ile kıyaslandığında sayısal olarak çok kayıp vermedi. Gebze’de olaylar çok aşırı sayıda değildi. Yine de her iki görüşten insanlarımız hayatını kaybetti.
HEMŞERİSİ İŞ ARAYINCA İŞ BULDU
Ülkücü Şehidimiz, dava arkadaşımız Yılmaz Taşkın’ı çok yakından tanırım. Ardahanlı idi. Bir gün yanına bir hemşerisi geldi. İş aradığını söyledi ve Yılmaz Taşkın onun bir işe girmesine yardımcı oldu. O süreçte her ikisinin birbirinin siyasi kimliklerinden bilgisi yok. Bir süre sonra Yılmaz Taşkın örtülü tehdit mesajları almaya başladı.
AĞLADI AMA ÇOK GEÇTİ
Gebze’den gitmesi istendi. Tehditleri umursamadı. Bir gün işyerinde, öldürüldü. Katili, işe yerleştirdiği hemşerisi çıktı. Dev-Sol’cu imiş. Karakolda ağlayarak anlattı: “Öldürmek istemedim. Gitmesi için önce tehdit ettim. Sonra örgüt öldürmem için baskı yaptı. Aksi halde, öldürüleceğimi söyledi. Öldürdüm… (Haber Merkezi)
28 ŞUBAT SÜRESİ BMÜ: Ferit Taşdemir ile röportajı Sultan Orhan Mahallesi’ndeki Antik Kafe’de gerçekleştirdik. Ülkücü şehitlere yüksek hassasiyeti özelliğini sosyal medyadan tespit ettiğimiz Taşdemir’e, “O zaman fotoğraf için bir dava şehidinizin mezarına gidelim” dedik. Öyle de yaptık. Taşdemir bir diğer darbenin, “post modern” modelinin tanığı. O dönem Gebze Belediye Meclisi üyesi idi. Taşdemir ile o süreci ve malum vakayı da konuştuk. Yarın, gazetenin diğer sayfalarında olmak kaydıyla, Yeni Haber’de…
Kerem Gibi’ye dair…
Davadan dönenler için yazmış
Nazım Hikmet, “Kerem Gibi” şiirini 1930 yılının mayıs ayında yayınladı.
Cumhuriyet’in kuruluşundan yedi yıl sonra, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından dokuz yıl önce…
Dünyanın, Birinci Dünya Savaşı sonra yeniden düzenlendiği, Sosyalist hayallerin Rusya’da somuta dönüştüğü, Faşizmin Avrupa’da yükseldiği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün bu kaos içinde kuruluşunu tamamlamaya çalıştığı o acılı ve fırtınalı dönemde!
Hıfzı Topuz’un belirttiğine göre Nazım o şiiri “davadan dönenler” için yazmış.
KAYNAK GÖSTERMEK
AHLAKİ OLACAKTIR
Alıntı: Emre Kongar. “Seçimlere giderken yine “hava kurşun gibi ağır” başlıklı, son güncellemesi 14 Eylül 2020’de yapılan yorumundan. Üstat, “Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır” derken bilerek bilmeyerek 12 Eylül ürünü ahlaki çöküntüden sebep yazıyor. 1980 öncesi Türkiyesi’nde böyle uyarılara gerek kalmazdı.