IRKÇILIK HASTALIKTIR!

Cengiz Akgün

Charles Freeman, ‘’16 Mısır, Yunan ve Roma’’ isimli kitabının bir bölümünde

şöyle diyor:

‘’ Faşist diktatör Benito Mussolini, ideal Romalı tipiyle övünmekten hoşlanmıştır. Propaganda afişlerinin çoğunda ırka ilişkin bağlantının dolayımsızlığını ve lekelenmemiş ırksal saflığı vurgulayacak şekilde sert bakışlı Romalı askeri, kendi döneminin İtal- yanlarının yanında betimlenmiştir. Oysa Roma İtalya'sı, halkların olağanüs tü bir karışımından meydana gelmişti. Güney sahilleri boyunca Yunan yerleşmeleri ve kuzeyde, daha sonraki göçlerle Orta Avrupa'dan gelen başlı başına bir Kelt unsuru vardı. Belki de hepsinden önemlisi, Roma'nın savaş başarısı muazzam bir köle akınını beraberinde getirdi. Bir tahmine göre, İÖ birinci yüzyılda İtalya'da nüfusun hemen hemen yüzde 40'ını oluşturan 3.000.000 köle vardı. Bunlar, baştan sona bütün Akdeniz'den, hatta ardındaki Arabistan, Habeşistan ve Hindistan gibi çok daha uzak diyarlardan gelmişlerdi. Gerçekte bunların birçoğu azat edildi ve Mussolini'nin o saçma, klişe Âri İtalyan ırkını oluşturan İtalyan nüfusu içinde eridi.’’

Saf ırkı aramak ve onun uğruna insanları yok etmek veya ötekileri ikinci sınıf insan olarak tanımlamak nasıl hastalıklı bir ruh halidir.

Musollini gibi faşist diktatör Adolf Hitler’de ari Alman ırkını ve onun sonsuz iktidarını hedeflemişti.

Hitler, Cermen ırkını tek çatı altında toplamak ve dünyaya hükmetmek istiyordu.

Ne var ki üstün ırk rüyası 1945’de bir sığınıkta intiharla son bulmuştu.

Irkçılığın anlamı şudur:

‘’İnsanların toplumsal özelliklerini ırksal özelliklerine indirgeyen ve bir ırkın öteki ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti.’’

Bu hastalıklı anlayış yüzünden yüzyıllarca insanlar arasında ayrımcılık, kötülük habis bir hastalık gibi yayıldı.

Irk üzerine kurulmuş tüm siyasal, toplumsal düşünceler, hareketler hep hüsranla bitmiş arkalarında milyonlarca insanın yok edilen yaşamı ve acıları kalmıştır.

Bir toplumun, milletin üyesi olmak, aidiyet hissetmek elbette doğaldır.

Kendi vatanı, özgürlüğü, bağımsızlığı adına çaba göstermek ve mücadele etmek sorumlu yurttaşlığın gereğidir.

Aynı zamanda hangi ulustan olursa olsun insanlık adına çaba göstermek, barıştan yana olmak, savaşlara karşı olmakta yeryüzü vatandaşı olmanın gereğidir.

İnsanlar arasında dil, din, renk ayrımcılığının olmadığı her yer güzeldir.

Ne demişti Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk:

"Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve onların yerini, milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrıcalığı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı alacaktır..."