Çarşamba günü büyük bir acıyla güne başladık.
Ülkemizin Güneydoğusu’nda yaşanan olaylar içimizi yakıyor.
Bu kez ülkemizin en büyük kentinde güpe gündüz bombalı, silahlı İŞİD terör örgütü mensupları 41 canımıza kıydı.
240’a yakın masum insan yaralandı.
Terör böyle birşey.
Gün gelir hiç ummadığın yerde herkesi vurur.
Son saldırı bize şunu gösterdi; devlet yurttaşının can ve mal güvenliğini sağlamakta yetersiz kaldı.
Hiç kimse mazeretlerinin arkasına sığınmasın!
Bu duruma bir günde gelmedik.
Önce Suruç’ta 20.07.2015 tarihinde bombalı saldırıda 34 genç insan katledildi.
Ardından Ankara’da barış için toplanan insanlara bombalı saldırı yapıldı, 102 kişi öldürüldü.
10 Ağustos 2015 tarihinde Sultanbeyli polis karakoluna saldırıldı.
23 Aralık Sabiha Gökçen havaalanına saldırısı oldu.
12 Ocak 2016 Sultan Ahmet saldırısı sonucu çok sayıda insan öldürüldü.
17 Şubat 2016 Ankara saldırısı
19 Mart 2016 İstanbul İstiklal caddesinde intihar saldırısı.
İstanbul’daki en son saldırı Veznecilerdeki bomba yüklü araç ile yapıldı.
O zaman ne dilemiştik; “inşallah bu son saldırı olur”
Durum hiç de öyle bizim dileklerimiz gibi olmadı.
Bu kez ülkemizin Dünya’ya açılan en büyük kapısı olan Atatürk Hava limanında 41 insanımızı, canımızı kaybettik.
Bunları niye hatırlatma gereği duydum.
Eğer bu kafayla devam edilirse çok daha canımız yanar.
Hiç kimse sorumluluk üstlenmiyor.
Gelelim iktidar partisinin bazı sivri dilli vekillerinin sosyal medya üzerinden yapmış oldukları açıklamalara;
Siyasetçiler birbirlerine laf yetirtirene kadar nerede yanlış yapıldığının muhasebesini yapmalı.
Oynanan bu oyun ne kadar büyük olduğu sonuçlarıyla görülüyor
Önemli olan yakınmak değildir.
Bu kirli oyunu bozmaktır.
Bunun da yolu özgürlükleri kısıtlamak ve ortadan kaldırmak değildir.
Toplumu şu noktada ikna etmek lazım; terör saldırısı nereden ve kimden gelirse gelsin ortak tepki göstermeliyiz.
Aksi halde bu bataklığın içerisinde debelenir dururuz.
Olan masum insanlara olur.
Yaşanan bu sonuçlardan hepimiz biraz sorumluyuz.
Ancak birileri var ki, güvenlik zaafiyetinin birinci derecede sorumlusudur.
Onlar hiç birşey olmamış gibi davranamaz.
Devletin barışçıl gösterilere karşı uygulamış olduğu şiddet görüntüleri ne yazık ki, teröristlere karşı gösterilemedi.
Bu denli büyük katliamın ardından yapılacak açıklamalar ortaya konulacak mazeretler sonuçları itibariyle inandırıcı olmalı.
Aksi halde yeni bir bombalı saldırıya kadar eski acılaramızı sarmaya çalışırız.