Daha önce, hani bu salgının başlamasıyla ülke genelinde uygulamaya konan önlem ve kısıtlamaların olduğu bahar, yaz mevsiminde, evet o zamanlarda olduğundan çok çok daha vahim bir durum mu var? Ölümler burnunuzun hemen dibine kadar gelmiş durumda. Ne çok tanıdığımızın ölüm haberlerini alır olduk! Dostlarımız, akrabalarımız, eski komşularımız, çocukluk arkadaşlarımız... Aman Yarabbi!
Bu ne zalim, ne sinsi bir bela ki ne zaman, nerede yakalayacağı meçhul.
Sanırım kişi olarak, toplum olarak ve bütün insanlık olarak sorgulamanın, özeleştirinin vakti çoktan geldi ve geçiyor. Kendimizi, yaptıklarımızı, yapmadıklarımızı gözden geçirmek durumundayız. Vicdan, insaf, adalet terazimizin ayarını yeniden çek etmek zorundayız.
Dünyanın dengesini bozduk, kirlettik, yok ettik, kahrettik.
Birbirimize şeytanın dahi yapmaktan haya edeceği kötülükleri, zalimlikleri, alçaklıkları yaptık. Sömürdük, soykırdık, köleleştirdik.
Thomas Hobbes'u haklı çıkardık, evet birbirimizin kurdu, canavarı olduk!
Korona Salgını insanı ve insanlığı kırıp geçiriyor! İnsanlar çaresiz, insanlık çaresiz, bilim çaresiz, devletler, hükümetler, koskoca teknoloji ve ekonomi imparatorlukları çaresiz.
Yani işimiz Allah'a kalmış!
Her birimiz önce kendi başımızın beraberinde aile bireylerimizin başımızın çaresine bakacağız. Halen bilinen yegane önlem olan maske, mesafe ve temizliğe dikkat edip elzem olmadıkça kapıdan burnumuzu bile çıkarmamak durumundayız.
Ve insan olmayı yeniden öğrenmek, keşfetmek zorundayız. Merhameti, adaleti, yardımlaşmayı yeniden tanımak zorundayız. İhtiraslarımızı frenlemeyi, diğergâm olmayı yeniden ve yeniden belllemek mecburiyetindeyiz.
Allah sabilerimizin, ihtiyarlarımızın, sakatlarımızın ve dilsiz hayvancıkların hatırına insanlığa merhamet lütfeylesin...