Cumhuriyetin en önemli projesi özgür birey yaratma girişimiydi.
Aklı ve bilimi esas alan fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilmek amaçlanmıştı.
Özgür, herhangi bir güce, inanca, kişiye, gruba, cemaate biat etmeyen, düşünen, araştıran, sorgulayan, çalışan kuşaklar.
Evet, yurttaşlık projesi!
“Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.” Demişti Mustafa Kemal Atatürk.
Kadere, alın yazısına boyun eğilmeyecekti.
Yıllar içerisinde çağdaş, laik eğitimle epey yol alındı.
Erkek egemen toplum tahrik olmasın diye küçük yaştaki kız çocukları ne hale getirildi.
Bilgiden, bilimden uzaklaşırsanız sizi hiç kimse kurtaramaz.
Bilgi toplumu olmayan ülkelerin sonu felakettir.
Ne günlere geldik.
Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümünde “Cumhuriyet” konulu kompozisyon yarışmasında birinci olan kız öğrenci, kendisine ödül veren kaymakamın elini sıkmadı.
Mutsuz, huzursuz, gelecekten kaygı duyan insanlar çoğaldı.
Toplumun ayrıştığı günlere hızlı adımlarla ilerliyoruz.
Kendi doğrularını konuşmayan bir ülke nereye kadar ayakta kalabilir
Yönetenler hep alkışlanmak istiyor.
Eleştiri yapıldığı zaman ortalık buz kesiyor.
Yağcılık, çıkarcılık, prim yapıyor.
Hiç kimse doğru söz duymak istemiyor.
Sadaka ve avanta düzeni bolca alkış alıyor.
Bunun için başımıza gelen her felakete “kaza” yakıştırması yapılıyor.
İşin garibi her kaza sonrası “bu işin fıtratında var” diyorlar.
301 madenci öldü, yaşananlardan ders çıkartmadık.
Ardından 18 madenci boğularak yaşamını kaybetti.
Gerekçe uydurulmaya çalışılıyor.
Cuma günü 15 mevsimlik işçi Isparta’da trafik kazasında feci şekilde hayatını kaybetti.
Her ölümde hepimizin insani sorumluluğu vardır.
Hiç kimse bu sorumluluktan kaçamaz.
Bu günden önlem alamazsak yarın çok geç olabilir.