Nereden başlayacağımı, ne yazacağımı bilemiyorum...
Yazacak bir çok gündem konusu var.
Ama hepsi de, kaleme getirip yazamayacağım kadar acı verici.
Canım çok acıyor...
Tahmin edemeyeceğiniz kadar çok...
İyi ve güzele dair bir şeylerden bahsetmek istiyorum.
Cemreler düştü, bahar geldi diye sevinmek istiyorum mesela...
Çocuklardan bahsetmek istiyorum.
Çiçeklerden, böceklerden, kelebeklerden...
Yok...
Bahar gelmedi çünkü daha.
Yağmur, soğuk dinmedi bir türlü.
Çiçekler açtı mı?
Fark etmedim henüz, bilmiyorum.
Ve çocuklar...
Çocuklardan bahsediyoruz hep, her gün...
Gazetelerin manşetlerinde çocuklar...
Kaçırılıp, öldürülüp, ormana atılan çocuklar...
Savaştan kaçarken, denizde boğulup ölen ve minicik bedenleri kıyıya vuran çocuklar...
Okullarında, tecavüz edilen çocuklar...
Şiddet gören çocuklar...
Sokaklarda dilenen çocuklar...
Açlıktan ölen çocuklar...
Dert çekmekten, büyümüş çocuklar...
Doğar, doğmaz büyümüş çocuklar...
Niçin ve nasıl bu kadar kötülük yapılır onlara?
Nasıl kıyıyorsunuz?
Ey, hiçbir tanıma sığdıramadığım yaratıklar!
Bir çocuğa tecavüz etmek, ne demek? Ne demek? Ne demek?
Ve buna normal bir şeymiş gibi, üstelik 'bir kerelik bir şey olmaz!' mantığıyla bakmak!
Üstüne, bir yavruyu dünyaya getiren bir kadın, bir anne olarak bunu dile getirebilmek!
Nasıl bir amaç taşıyor?
Kadın olduğum için, anne olduğum için utandım.
Salt, bu ifadeyi bir kadın kullandığı için.
Sığdıramadım, ne mantığıma, ne de yüreğime!
Son günlerde yaşananlar, vahşettir!
Bir yanda ölüm, şiddet, savaş var.
Diğer yanda, ölümlerin olduğu yere, zengin olduğu için 'GÜL' bırakanlar...
Fakir karanfillerin yanına...
Duygu olmayan bir organizma...
Ve bunlar, topumu oluşturan zincirlerin birer halkası.
Toplumlar, insan bedeni gibidir.
İnsan bedeni, evren demek...
Bir mikrop ürerse, bedenin bir yerinde, hızla çoğalırlar.
Bedeni yiyip bitirirler.
Toplumda mikroplar çoğalınca da, içinde bulundukları toplumu yok ederler!
Yine de umutluyum.
Elbet bir gün, mikroplar yok olacak ve hasta iyileşecek.
Bize ise mikrop bulaşmaz.
Bulaşsa da etkileyemez.
Zira; Bill Donahue'un yazdığı gibi ...
"Ölmeden ölürsen, ölmezsin ölünce"!..