Tarihi çok severiz, ancak tarihi eserleri korumayız.
Bunun en son örneği Sultan Orhan Mahallesi’nde bulunan, Gebze’nin tarihi sembollerinden biri olan İlyasbey Camii’dir.
Biz bu değerleri ne yeterince koruyabildik, ne de tanıtabildik.
Konuyu dağıtmak istemiyorum.
İlyasbey Camii 1999 Marmara depreminde ağır hasar gördü.
Tarihi eser olup olmadığı tartışıldı.
Sonuçta yıkıldı, yerine yeni bir cami yapıldı.
Yıkım sırasında İlyas Bey’in ailesine ait olan mezarlar, Osman Yılmaz Mahallesi’nde bulunan mezarlığa defnedildi.
Ancak İlyas Bey’in kendi mülkü olan, hatta bir rivayete göre vasiyeti olduğu söylenen Fatma Hanım Parkı ve çevresi, İlyasbey Camii’nin bulunduğu bölge Gebze halkının kullanımına bağışlanmıştır.
Ancak İlyasbey Camii’nin bitişiğinde bulunan Gebze Merkez Sağlık Ocağı’nın bahçesinde kaçak bir bina yükselmekte.
Bu durumdan huzursuz olan çevre sakinleri durumu Belediyeye ve Kaymakamlığa bildirdi.
Şimdiye kadar herhangi bir işlem yapılmadı.
Kaçak yapılan inşaatın camii derneği tarafından yapıldığı ortaya çıktı.
Biz de durumu Gebze Müftüsü ile görüştük.
Müftün yapmış olduğu açıklamada , kaçak inşaatın kendileriyle ilgisi olmadığını, konunun belediyeyi ilgilendirdiğini söyledi.
Devletin resmi bir kurumu olan Sağlık Bakanlığına ait sağlık ocağının bahçesinde kaçak bina yapımından Sağlık Grup Başkanı rahatsız olmaz mı?
Salı günü bu kaçak binayla ilgili haber yaptık.
Hiç kimseden ses çıkmadı.
Merak ettiğim konu, her dernek bu ayrıcalığa sahip midir?
Herkes her istediği yere kaçak bina yapabilir mi?
Üstelik bir kamu kurumu olan sağlık ocağının bahçesine yapılan bu binadan kimse rahatsız olmuyor mu?
Gelelim dernek yöneticilerine…
Kendinize ait olmayan bir yere kaçak bina yapmak günah ve haram değil midir?
Yoksa siz yapınca herhangi bir sakınca olmuyor mu?