Pazartesi günü Fatih Teknik Anadolu Lisesinden bir öğrenci velisi aradı.
Üç gündür okulda sabahtan akşama kadar okul hopörlerinden ilahi müzik çalındığını söyledi.
Eğitim-öğretim hiç bu kadar ben “bildiğimi yaparım” dönemi yaşamadı.
Diyeceksiniz ilahi çalınmasından rahatsız mı oldun.
Elbette hayır!
Aksine her türlü müziği severek dinlerim.
Ancak toplumu kutuplaştırmak için herşey yapılıyor.
Okullar eğitimden hızlı bir şekilde uzaklaşıyor.
Son müdür atamaları şunu gösterdi ki, siyaset ana okuluna kadar girdi.
Kutlu doğum haftası eskiden camilerde kutlanırdı.
Şimdi ise okullarda kutlanmaya başlandı.
Bir kaç gün önce eğitimci dostlarımla sohbet ediyorduk.
Söyledikleri sözler eğitim-öğretimin ne duruma geldiğinin alenen itirafıdır.
Her okul müdürü hanedanlık gibi yönetilir olmuş.
Hiç kimse kanun ve yönetmeliklere uyduğu yok.
Milli Eğitim Müdürü Durak Demirel yönetmelikleri uygulamayan müdürler ve yöneticiler hakkında ne gibi bir işlem yaptığını merak ediyorum.
Öğretmenler, öğrenciler nezdinde hızlı bir şekilde itibar kaybediyor.
Pazartesi sabah haberlerinde matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimlerin okutulduğu 30’a yakın üniversite bu bölümleri kapattığı haberi yer aldı.
Haberin doğruluk derecesi Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından açıklanmış.
Bir ülkenin eğitimiyle bu kadar uğraşırsanız bilim insanı yetiştiremezsiniz.
Haliyle de Dünya ile rekabet edemezsiniz.
Gelişmiş ülkelerde bilim ve sanata verilen önem akılla belirlenir.
CHP’nin geliştirdiği projeler ve vaadler iktidarı köşeye sıkıştırdı.
AKP kanadı ise “yapamazlar” deyip duruyor.
Asgari ücret ve yoksulluk sınırını kimse konuşmuyor.
Eğitimde geldiğimiz durum “okullar olmasa muarif ne güzel yönetilir” tekerlemesini hatırlatmakta.
Bilimden uzaklaşan ülkelerin başına ne tür felaketler geldiğini hep birlikte izliyoruz.
Eğitimde bu kadar uğraşmayın!
Siyaset yapacaksınız Milli Eğitimi kullanmayın.
Kendinize yakın bulduğunuz bir partiye girin orada istediğiniz gibi hareket edebilirsiniz.