İl Genel Meclisi, yeni yasal düzenlemeler sonrası, kentlerin demokratik mekanizması dışına itildi. Yani, 30 Mart seçimlerinden sonra, yerel bütçenin ve yatırımların denetleyicisi tek mekanizma Büyükşehir Belediye Meclisi olacak.
Artık her şeyi planlama inisiyatifini kullanan AKP zihniyeti, bu yolla bütçenin nasıl kullanıldığını da yerel mekanizmaya bırakmaksızın denetleyecek. Yani, yatırımlar sırasındaki olası açıklar, merkezi idare eliyle örtbas edilebilecek.
Öyle ya, olası yolsuzlukların üstünü örtebilmek için her zaman yasa çıkarılamayabilir, o yüzden, yerel demokratik denetleme mekanizmaları da dağıtılmalı. Ne de olsa, bu mekanizmalarda muhalefetin sözcülewri var. Bu yolla onların da sesi kısılır.
Bunları neden yazdığıma gelince...
AKP, kentteki belediyelerde 2009 seçimlerinden beri 13-0'lık sonucu telafuz eder olmuştur. Bu seçimdeki hedefin de sandıktan aynı skorla çıkmak olduğu bakanlar, milletvekilleri ve il başkanı ağzıyla defalarca deklere edilmiştir.
İyi de, sonuç aynı olunca, belediyeler özel idareye borçlanmalı mı ?
Özel idare, bu borçları ancak icra yoluyla mı tahsil edebilmeli ?
Bu ne hesapsız kitapsız hareket etmektir. AKP'li belediye başkanları ''nasıl olsa hükümet bizim hükümetimiz'' aymazlığıyla hareket edip borçlanmayı da bir hizmet olarak mı görüyor yoksa...
Bu sorulara neden olan gerçekliğe bir bakalım şimdi de...
İl Genel Meclisi'nin son oturumunda İl Özel İdaresi’nin 2013 mali yılı gelir ve giderleri ile hesap ve işlemlerini incelenirken ortaya çıkan gerçekliğin boyutları ürkütücü.
Denetim Komisyonu'nun 46 sayfalık raporunda, ilçe belediyelerinin, emlak vergisi gelirlerinden ''kültür ve tabiat varlıklarını korumak'' amacıyla İl Özel İdaresi hesabına aktarması gereken yüzde 10’luk bölümü aktarmadığı yer alıyor. Bu rakam, toplamda 65 milyon 219 bin lira. Ama, tümü AKP'nin elinde olan belediyeler 2'si hariç (Karamürsel ve Darıca) bugüne kadar 43 milyon 689 bin lira borçlu hale gelmiş. İl Özel İdaresi de, bu alacağını haciz yoluyla tahsil etmeye başlamış. Ancak, çok az oranlarda tahsilat yapılabilmiş.
Yani, belediye başkanları, borçlarına karşılık siyasi nüfuzlarını kullanmış. Kısacası, açıkça suç işlemiş, ama haklarında tek bir suç duyurusu bile yapılmamış...
Eeeee, ayakkabı kutularında rüşvet olarak kullanılacak milyon dolarlar saklanan bir ülkede, belediyeler Özel İdare'ye borçlu olmuş, çok mu ?
Kullanırlar siyasi nüfuzlarını olur biter...
Bu saldırgan siyasi iradeye karşı durabilecek bürokrat mı var ?
Varsa da, onlar zaten artık bundan böyle muhatap kabul edilmeyecek. Çünkü, artık İl Genel Meclisi diye bir mekanizma yok. Onun yerine, belediye meclisleri öne çıkacak.Malum, bu meclislerde, mevcut durumda AKP'nin iktidar gücü var.
30 Mart'tan sonra tablo değişirse, AKP, kurgulanan yeni modelde İl Genel Meclisi'ne yer verilmemesinden pişmanlık duyabilir.
Ama, ne olursa olsun, AKP'li belediyelerin, tahsil ettikleri vergiden başka kuruma mahsup etmeleri gereken miktarları yatırtmayıp Özel İdare karşısında icralık olmaları kabul edilemez. Bu durum, açıkça ''ben parayı nasıl istersem öyle kullanırım'' demek anlamına geliyor.
Öyle ya, nasıl olsa 5 yılda bir resmi kurumlar arasındaki akçeli alışveriş Hazine nezdinde takas yoluyla sıfırlanıyor. AKP'li başkanlar neden bu kaynağı da istedikleri gibi kullanmasınlar ki ?
İcralık olmak mı;
Aman canım sen de, ayıbı mı kalmış artık bu işin...