7 Haziran seçimlerin üzerinden 8 gün geçti.
Sokaklar ve söylemler değişti.
Farkındaysanız toplumda önemli bir rahatlama var.
Sokaktaki insanların umutsuz ve gerilimli bakışları yerine kısmende olsa normalleşme geldi.
İnsanların yüzü önemli ölçüde tebessüm ediyor.
Toplumun sırtından büyük bir yük kalktı.
Tabiki güney doğuda sahnelenmek istenen oyun boşa çıkartılabilirse hepimiz rahat bir nefes alacağız.
İlk göze çarpan ayrıntı daha fazla insanın birbirine selam veriyor olmasıdır.
Bir hafta içerisinde daha hoş görülü toplum olduk.
Farkındaysanız seçim sürecinde toplumu en fazla geren Cuhmurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları oldu.
Hiç kimse iyi yapılan hizmetleri inkar etmiyor.
Bu iktidar döneminde çok ciddi radikal kararlar alındı.
Barış süreci bunlardan biridir.
Her siyasi iktidar ilk yıllarında başarılı olmayı hedefine koyar.
Zamanla iktidarda kalmak güç kaybına neden olur.
Önemli olan bu başarıyı kırıp dökmeden devam ettirmektir.
AKP iktidarında kırılma 2008 yılında başladı.
Ergenekon, Balyoz isimlerini saymakta zorlanacağımız pek çok hayali uydurma davalar açıldı.
AKP’de gerçek siyasi kırılma ve kimlik gezi eylemleri ile ortaya çıktı.
Toplumdaki ayrışma, kamplaşma bu süre içerisinde had safhaya vardı.
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sevenler ile nefret edenler birbirlerine karşı meydan okudu.
Bütün bu gerilimli günleri geride bıraktık.
Artık eski günlere kimse geri dönmek istemiyor.
Şimdi gelelim hangi parti kiminle koalisyon yapmak istiyor konusuna;
Bir ülkenin en büyük başarısı huzur ve güvendir bu güveni verecek olan her kim olursa olsun koalisyon seçeneğinden kaçamaz, kaçmamalıda.
Seçmen birkez daha gerilim istemediğini açıkça ortaya koymuştur.
Parlementoya girmeyi hak kazanan anayasal sorumluluklarını yerine getiren her siyasi parti koalisyon ortağı olabilecek güce sahiptir.
Bu sorumluluktan kaçan siyasetçiler önümüzdeki seçimlerde seçmen tarafından değerlendirmeye alınır...!