Yaşadığımız Dünya’da, bulunduğumuz coğrafyada bir çok medeniyet hüküm sürdü.
Bugün bu medeniyetlerin bir çoğu yerle bir oldu.
Yerini yeni uygarlıklar aldı.
Bunu bildiğimiz bir tarihten açıklama yapmakta yarar var;
Geçmişte Osmanlı’nın hüküm sürdüğü toprakların büyük bir bölümü Dönemin en büyük imparatorluğu Roma’ya aitti.
Fatih İstanbul’u feth ederken Bizans’lı hükümdarlar ve din adamları meleklerin cinsiyetini tartışıyordu.
Roma’nın çöküşü, maddi kaynakların kaybıyla, o topraklardaki doğal zenginliklerin eksikliğiyle bir ilgisi yoktu.
Çünkü aynı topraklarda yüzyıllarca ayakta kalan bir başka imparatorluk Osmanlı İmparatorluğu kuruldu.
Osmanlı’nın çöküşü suyun azalması veya gıda üretiminin bitişinden kaynaklanmadı.
Peki neden kaynaklandı.
Tarih boyunca geçirmekte olduğumuz deneyimler şunu bize öğretti.
Herşeyin ana kaynağı insandır, bilgidir, doğa değildir.
Her ekonomik gelişmenin altında kilit etken insanın kafasında yatmaktadır.
Her zenginlik yeni buluşlarla, üretimle olur.
Bunun yolu-yöntemi elbette eğitimdir.
Doğa her kaynağın, varlığın sağlayıcısıdır.
Ancak bunları doğru ve yerinde kullanmak, tüketip tüketmemek insanın elindedir.
Kısaca özetlersek aynı toprakta, aynı kaynaklardan yararlanarak çöken bir uygarlığın yerine yenisi kurulabiliyorsa bunun nedeni insandır, kötü yönetimdir!
İnsanın aynı doğal varlığı farklı şekilde kullanmasını sağlayan eğitimden başka birşey değildir.
Bu yüzden hepimiz biliyoruz ki, yeni icatlar ve düşünceler ancak farklı insanla, farklı bilgiler ve kültürel değerlere sahip olanlar üretebilir.
Ülkemizin yaratılıcık anlamında yaşadığı sıkıntı ekonomiden, edebiyata, bilimden, sanata kadar taklitçiliğe üretmekten çok tüketmeye yönelmesi eğitim sisteminin dibe vurması yatıyor.
Bugün ki yaşadığımız kaotik ortam bunun sonucudur.
Yeni Osmanlı hayranları veya sevdalıları ülkeyi getirdikleri yer Osmanlı’nın yaşadığı son dönemden farklı değil.
Çünkü kendilerini aynı dogmalara hapsettiler.
Aynı hataları tekrarladılar ve tekrarlıyorlar.
Ülkelerin ayakta kalmalarının temel gücü yetişmiş insandır.
Eğitim-öğretimi İmam Hatipleştirerek ancak bir süre iktidarda kalınabilir.
Din merkezli yönetimler biraz önce bahsettiğim gibi ülkelerin ayakta kalmasına yarayan tek unsur olan insanı geliştirmeye yönelik değil kontrol altında tutmayı öne çıkartır.
Bu uygulama tarihte yüzlerce defa tekrarlandığı gibi ülkelerin iflasını ve sonunu getirir.
Bunun pek çok örneği var.
Müslüman ülkelerin tamamı böyledir bu yüzden tüm islam coğrafyası bir Almanya kadar üretemiyor!
Okulların açıldığı şu günlerde farklı düşünen onbinlerce eğitimcinin ilk-orta ve üniversitelerden atılması zorunlu din dersleri dayatması bunun bir sonucudur.
Mevcut eğitim sistemi değiştirilmezse sonuç bildiğiniz gibi olur!
Özgürlüklerin kısıtlandığı bir yerde bilim de olmaz, sanatta gelişmez.
O zaman başka ülkelerden doktor ve yetişmiş insan gücü ithal eder duruma geliriz.