Demokrasi tarihi Dünya’da uzun uğraşlar ve mücadele sonucu kan, göz yaşıyla yazılmış.
Demokratik rejim endüstri “sanayi devrimini” izleyerek sermaye sınıfının toprak ağalarına aynı zamanda ruhban sınıfına karşı verilen mücadele sonucu ortaya çıkmaya başlamış.
Daha sonraki dönemde toprak ağalarının ve ruhban sınıfının kalıntılarıyla sermaye sahiplerinin birlikte oluşturduğu “oligarşi” egemenler koalisyonuna karşı çalışanların hak arama mücadelesi önemli yol kat etmiştir.
Batı dünyasında demokrasi somut olarak ücret artışı, çalışma saatleri gibi çalışanların yaşam koşullarını iyileştirmesi için atılan adımlar sonucu çok sayıda kazanımlar elde edilmiştir.
Toplumun önemli bir kesimi içerisinde yer alan kadınlar seçme seçilme hakları bu mücadele sonucu bugünlere kadar gelmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nda sanayi devrimini kaçırdığı için kendi iç dinamikleri ile demokrasisini kuramamış yarı sömürge yeni sömürge haline gelmiş din ve tarım toplumu olan Osmanlı’yı yaşanan gelişmeler tasviye etmiştir.
Kendini geliştirememiş ülkeler bugün sefalet ve yoksulluk içerisinde boğuşur haldedir.
Osmanlı’yı yıkan Mustafa Kemal Atatürk değildir.
Yıkılan Osmanlı’nın enkazından akılcılık üzerinden çağdaş demokratik Cumhuriyet’in temelleri atılmıştır.
Bu yenileşme hareketinin öncüleri Osmanlı’nın iyi eğitimli, dünyadaki gelişmeleri takip eden aydın kesimidir.
Ne yazık ki, savaşla kazanılan bağımsızlık ve buna dayalı olarak kurulan Cumhuriyet bir din, tarım toplumunu kentsel ve endüstriyel topluma dönüştürmeyi başaramamıştır.
Halifeyle, sultana biat etmiş insanlar bir gecede özgür yurttaş haline ne yazık ki gelemiyor.
Bu açıdan 24 Haziran seçimleri sadece iktidar olmak için değil Türkiye’nin 150 yıllık demokratikleşme sürecinde eriştiği düzeyi de belirleyici olacak.
Unutmayalım her toplum layık olduğu yönetim sistemi ile yoluna devam eder.
Onun için bu seçimler bizim için bir yol ayrımı olabilir.
Ya Afganistan, Pakistan gibi olmayı tercih edeceğiz veya 150 yıl önce Osmanlı ile başlatmış olduğumuz aydınlanma yolun da devam edeceğiz.
Bunun üçüncü bir seçeneği yoktur.
Bugün çok kazananlar oldukça saygın yere sahip olan bay-bayanlar yarın aynı konumlarını sürdürme imkanını bulamaz.
Haziran seçimleri sadece iktidarı belirlemeyecek demokrasi kültürümüzü de oylamış olacağız.