Hayatın Sesi Televizyonu 2007 yılının Aralık ayında yayın hayatına başladı. ‘’Onca görüntü ve gürültünün içinde emeğiyle yaşayanların hayatına bir şey katmak, onları ekrana taşımak, onların mücadelesine omuz vermek için yola çıktı.’’ Dediğini de yaptı. Nerede bir işçi eylemi, emekçinin gündemi, halkın derdi, insanın isyanı var ise kameralarını oraya çevirdi.
TÜRKSAT, Çarşamba akşamı Hayatın Sesi TV ve Yön Radyo dâhil çok sayıda kanalın ve radyonun yayınını gerekçe göstermeden durdurdu. O akşam Hayatın Sesi Tv’ye resmi bir bilgilendirme yapılmazken, kanal yöneticileri, Başbakanlık emriyle OHAL kapsamında yayının durdurulduğuna dair bilgi edindiklerini söylediler.
Her işçi direnişinde, emekçilerin hak alma mücadelesinde halkın sesini yükselten ve onlara sahip çıkan televizyona, şimdi onların destek çıkması gerekiyordu. Hükümetin, medyaya yönelik baskıları ve yayın durdurma uygulamaları artarak sürerken Hayatın Sesi Televizyonu gönüllüleri OHAL gerekçe gösterilerek yine çok sayıda televizyon kanalının yayını durdurulmasını ülkenin birçok yerinde ve Kocaeli de yaptığı basın açıklamalarıyla protesto etti.
Gebze de Gönüllüler adına basın açıklamasını okuyan Damla Uludağ “Soma ve Ermenek Davası’nda hak arayan madenci eşinin sesi duyulmasın istediler, İş cinayetlerine kurban giden işçilerin boğulduğu kan denizi görülmesin istediler, işten atılan, hakları için direnen işçilerin sesinin duyulmasını istemediler bu yüzden Hayatın Sesi Televizyonunu karattılar” dedi.
İzmit’te gerçekleşen basın açıklamasında Hayatın Sesi Televizyonu Kocaeli Muhabiri Arzu Erkan "Hayatın Sesi bu ülkede ulusal olarak yayın yapan tek işçi televizyonudur. Gücünü işçi sınıfından, onun örgütlü mücadelesinden almaktadır. Siz hiç sabahın altısında işçi duraklarında işçilere mikrofon uzatan bir televizyon kanalı gördünüz mü? Ya da bir işçi direnişinde, grevinde işçilerle birlikte direniş çadırında sabahlayan bir televizyon kanalına denk geldiniz mi? İşte Hayatın Sesi tam da bu nedenle karartılmıştır. Kısılan esas olarak işçi sınıfımızın sesidir. Bu ağır sansür uygulaması karşısında yapılması gerekense işçi ve emekçilerin kendi birikimleriyle kurulan televizyon kanallarına sahip çıkmaktır" dedi.
23 yıldır bağımsız yayın politikası ile türkülerin değişmez adreslerinden biri olan Yön Radyo ise www.change.org/tr adresinden imza kampanyası başlatarak dinleyicilerine 444 1 178 Alo Rtük hattını arayıp Yön Radyo’nun kapatılmasıyla ilgili tepkilerini iletmelerini istedi.
Anlaşılıyor ki muhalif hiçbir habere, haberciye, programa, belgesele, şarkıya, türküye tahammülleri yok. Fakat ne Yön Radyo ne Hayatın Sesi Tv susmamalı, susturulmamalı…
Çünkü Hayatın Sesi susarsa lisede ki öğrencinin, kampüsteki gencin geleceği susar. Hayatın Sesi susarsa okulda ki öğretmenin, Üniversitede Akademisyenin dersi susar. Hayatın Sesi susarsa grevdeki işçinin, fabrika önünde ki direnişçinin, iş arayan işsizin soluğu susar. Hayatın Sesi susarsa bahçede ki tohumun, toprakta ki ekinin, köyde yaşam mücadelesi veren emekçinin isyanı susar. Hayatın sesi susarsa Kadının, aydının, sanatçının hayat damarlarından biri kopar. Müsaade etmeyelim. Yaşaması adına destek verelim. Karartılan o ekran mutlaka aydınlanmalı.