HAYATIN FELSEFESİ

Tuncer Altunbulak

Hayat olarak bildiğimiz şey binbir surat bir tiyatro oyunu bir tür dans pisti bizler onunla dans ediyoruz dans etmenin felsefesini bilenler onunla rahat yaşayabilir bilmeyenler ona tutunamazlar sevgili dostlar hayatı duygularımız ve aklımızla algılıyoruz ve yorumluyoruz sanatla edebiyatla da dillendiriyoruz yapılan romanlar söylenen şiirler türküler tiyatrolar sinemalar onun insanlar tarafından dillendirilmesidir hayat ismiyle anılır ama hayat dediğimiz şey aslında bir ölümdür hayat demek sıkıntılar dertler hastalıklar acılar ve yoksulluklar demektir böyle değildir diyenler sanmıyorum ki olsun hayatı böyle değerlendirdim ama bir teselli ikramiyesi de var tabi o da başka insanların dertleri sıkıntılarıdır onlarla konuştuğumuz zaman ancak teselli bulabiliyoruz mesela konuştuğumuz kimselerden biri size senin derdin dert midir benim derdim yanında sen daha dert görmemişsin acı çekmemişsin dediği zaman kendi kendinize yahu gerçekten insanların dertleri bizim dertlerimizden çok daha büyük diyip kendinizi teselli edebilirsiniz ilaç gibi de gelir insana işte acının ağrının sıkıntının keyfe çalım sattığı yer burasıdır çünkü hayat böyledir eski dertlerimiz kapanmadan yeni yeni dertler açar hayat başımıza eskiler hayatı anlatırken bunun bir türküsü de vardır hayatın bir kuşu var pençesi demirdendir derlerdi işin Aslı çok uzun ve mutlu şen şakrak yaşamak için değil acılarla ağrılarla ölmek içindir doğduğumuz zaman yaşamak çok güzel zaman zaman isyan edip doğduğumuza pişman da oluyoruz hayatın ağına takılmış biri olarak yaşamış olsam da şahsen ben doğduğuma asla pişman değilim çünkü hayatın acılarla yoksulluklarla sürdürüldüğünü biliyorum hayatta öyle sütler ballar yağlar önümüze kendilerinden gelmiyor böyle olmuş olsaydı inanın hayatın hiçbir değeri olmazdı hepimiz can sıkıntısından ölür giderdik hayat biraz merak etmek biraz aşık olmak daha fazla direnmek sevmek desem yeridir çünkü insanlar mutluluğa zevkle keyifle değil acıyla ve ağrıyla ancak ulaşabiliyorlar zaten insanı mutlu eden şeyler de yaşadıkları değil olmasını istediklerinin hayalidir sevgili okurlar insanları ve halkları yaşamaktan usandıran bıktıran hayat değil para ve güç sahipleridir ekmeğimize suyumuza göz koyanlar bizi sömürenlerdir bunun için bir ozan şöyle demiş siz altından biz tunçtan mıyız sizler kalem biz uçlar mıyız hepimiz aynı topraktan olduk sonunda yine o toprağa gideceğiz bu kötü insanların sevmedikleri kardeşliği barışı eşitliği ve özgürlüğü ben seviyorum ve yeryüzünde seven milyonlarca insan var insanı insan eden de zaten sevgi kardeşlik barıştır kıskançlıkla baskıyla zulümle hiçkimse başka insanları disipline edemez kendine bağlayamaz ve asla sonsuza kadar bunu sürdüremezler sevgili okurlar dans etmeyi biliyor musunuz hayatla dans edebilir misiniz hayatla dans etmek hayatın her alanında iyiyle kötüyle varlıkla yoklukla dans etmek gibidir bu anlamda bir yeteneğiniz zekanız ve tecrübeniz var mı varsa sorun yok çok iyi olmasa da normal bir şekilde yaşar gidersiniz hayatla dans edemezseniz aç susuz perişan halde yerlerde sürünürsünüz çünkü hayat acımasızdır ne elinizden tutar ne de gözünüzün yaşına bakar hayata tutunamayan binlerce milyonlarca insan sokaklarda aç susuz perişan ölüp giderler hayatla dans etmek istiyorsanız yani yaşamak istiyorsanız önce hayatı tanıyacaksınız bunun yolu okumaktan duyarlılıktan geçmişteki yaşanmışlık tecrübesinden geçiyor kendi başına hayat olarak bildiğimiz şeylerin hiçbiri değeri yoktur hayatı değerli hale getiren en başta iştir çalışmaktır mesela tuhaf gelse bile hayata en büyük direnci acı ve ölüm verir hayatımızda dinamizm sevgi güzellik olsun istiyorsak bunun yollarını aramalıyız yollarından biri de okumak düşünmektir öteki türlü ot gibi yaşamış oluruz ot olmak istemiyorsak bilincimizi geliştireceğiz hayatım monotonluğunu işlevsizliğini ancak bilincimizle yenebiliriz geleceğe ait öngörülerimiz varsa hayal kurabiliyorsak güzel şeylerin düşünü kurup merak edebiliyorsak yaşadığımız hayattan keyif alabiliriz hayattan hayalini kuramadığımız çok şeyler istemek can sıkıntısından başka bir şey değildir sahip olmak istediğimiz bir şeye sahip olduğumuz zaman can sıkıntılarımızın biteceğini sanırız sahip olur olmaz yeni yeni sıkıntılarımız başlar yeni şeyler isteme arzusuna düşeriz mesela şu ziynet eşyaları değerli taşlar lüks arabalar gibi istemenin altında can sıkıntısı keyifsizlik ve kimi psikolojik rahatsızlıklar yatar hayatımızın sonu başlangıcından çok farklıdır başlangıcı çılgın arzular istekler olanlar sonunda ağrılara acılara yoksunluklara dönüşür

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.