Bizim kuşağımız çok acılar çekti, büyük sıkıntılar yaşadı.
Diyeceksiniz ki, sizden sonraki kuşaklar çok mu huzur içerisinde yaşam sürdürdü?
Kolay değil, geriye dönüp baktığımda yaşadığım o zor günler hiç değişmemiş gibi geliyor.
Bu coğrafya hep acılar ve sıkıntılar üzerinde bugünlere geldi.
Gençlik yıllarımda okuduğum şiirler, kitaplar ve makaleler bugünkü gibi hafızamda tazeliğini koruyor.
Şairler ve yazarlar, sadece kendi ülkelerine ait insanlar değildir.
Kolombiyalı yazar, aynı zamanda gazeteci Garcia Marquez tüm dünyanın tanıdığı edebiyatçı ve düşünce insanıydı.
Herkes arkasında bıraktığı değerlerle anılır.
Garcia Marquez’de bunlardan biriydi.
Ülkesinde ulusal kahraman ilan edildi.
Ölümünde üç gün yas ilan edildi.
Bu mesleğe başladığım günü bugünkü gibi anımsarım.
Yaşadığım o zor günler hatıralarımda hiç azalmadı.
Haftalık gazete çıkartmak için nasıl çırpınırdım.
Gazete çıktığı gün kendimi fırında sıcak ekmekle karşılaşmış çocuk gibi mutlu ve umutlu hissederdim.
Kolay değil, 30 yıla yakın bir süre oldu.
Onca zaman içerisinde kazandığım en önemi değer samimi dostluklar ve itibarlı insan olmak oldu.
Çok paralı pullu bir insan olmayı hiç amaç edinmedim.
Başkalarının acıları üzerine kurulan yaşamlar uzun süreli olmaz.
Şöyle bakıyorum, insanlara dünyanın tapusunu versen onlara, hayır demezler.
Bu aç gözlülük, bu doyumsuzluk insanlığın sonunu getirir.
Her insanın rol model aldığı kişilikler vardır.
Bazıları parayı, gücü ve saltanatı sever.
Bazıları ise insan olmayı tercih eder.
Gün geçtikçe insan olmayı tercih edenlerin sayısı azalıyor.
Okuyan insan sayısı, düşünen insan sayısı tükeniyor.
Yeni kuşak, markaların ve paranın esiri olma yönünde ısrarla ilerliyor.
Bütün ünlü şair ve yazarlar hep zor günlerde ortaya çıkmıştır.
Tıpkı Garcia Marquez gibi…