Temmuz ayının sonuna geldik.
Yazın üçte ikisi bitti demektir.
Tatil bölgelerinde olan “kimsenin keyfi yok, gülmeye gülümsemeye hasret kaldık” türünden cümlelerle özetleniyor durum.
Aynı durumu yaşadığımız kent için de söylemek mümkün.
Neşeler kaçık, suratlar asık...
Belli ki ülkemizin değişik bölgelerinde sıkıcı, sıcak şehirlerden uzaklaşmak için tatil yapan ve seçimde değişimden yana oy kullanmış olan insanların aklı başka yerlerde.
Ankara’da, Güneydoğu’da, ülkenin değişik bölgelerinde insanların yüreği ağzında.
Herkes kötü haberler almaktan korkuyor.
Ve maalesef kötü haberler birbirini kovalıyor.
Sanki memleketin üzerinde kötü bir büyü var.
İnsanların ellerinde olsa Batıdan
Güneydoğu’ya çarşaf örtüp kurşun döktürürler.
Oysa ilkbahara ne güzel hayallerle girmiştik.
Haziran seçimleri kötü gidişatın bozulduğu müjdesini vermiş gibiydi.
Daha aydınlık gelecek umudu vardı herkeste.
Ülkeyi 13 yıldır tek başına yöneten AKP seçmenden uyarı almıştı.
Herkes rahat bir nefes almıştı.
Tüm hesapları sandığa bağlayan iktidar çevreleri beklentilerini bulamamıştı.
Saray’ın Başkanlık hamlesi gerçekleşmedi.
Kendisi hakkında referandum niteliği taşıyan oylamada halkın %60 ”hayır” demişti.
HDP’nin kürt olmayan seçmenden almış olduğu oylarla barajı geçmiş olması birilerinin canını sıkmış olmalı.
Birden bire ne olduysa ülkenin her tarafında kaos planı devreye girdi.
Bütün ülke cephe insanlar her an kötü haber alma endişesi içerisinde yaşıyorlar.
Durum böyle iken yazın tadını çıkartmaktan söz etmek mümkün mü...!