Yol boyunca hayatımızda zor insanlarla karşılaşabiliriz. İlk evrede bu zor insanlar annelerdir veya babalardır. Özellikle anne ve babalarımızın yaşayamadıkları, hüzünleri, yoklukları bizlere aktarım olur ve aynı duygular, yaşanmamışlıklar bir bakmışız ki bize de davetsizce gelir ve cuk diye yerleşir hayatlarımıza. Tabi biz bunu fark edemeden göçer gideriz. Savaşır dururuz anlamsızca yıllar boyunca, yol boyunca.
Ebeveynlerimizin kınadıkları, suçladıkları, küçümsedikleri başka hayatlarda onlara göre kötü olarak algıladıkları her davranış bizlerde vuku bulur. Bu üzücü fakat kaçınılmazdır. El bebek gül bebek büyütürüz çocuklarımızı. İtinayla özenle her şeyden her türlü kötülüklerden uzak tutmaya çalışırız da dilimize sahip çıkıp tutamayız.
Ama bu tasvip etmediğimiz davranışları çocuklarımız hiç zorlanmadan yaptığında yine suçlu çevredir, arkadaştır, odur, budur. Hâlbuki suçlu sensin, sen ve dilin. Bazıları farkına varır, dank eder: “Hımm, büyük konuştum kınadım geldi başıma” der. Der de geçmiş olsun, geçti çünkü.
Biz bir de şuna bayılırız: “Ben başka millet tanımam bilmem. Ana dilim gibi anavatanımın insanını tanırım.”
Sır diye bir şey bilmeyiz. Tembihleriz, uyarırız hatırlatırız: “Bak bu sır, olur mu? Seni yakın buldum, söyledim. Kimseye söyleme, olur mu?”
Tembihli söz iyi derler. Bütün bu konuşmalara rağmen, söz vermemize rağmen çok masum gibi verilen sırrı üçüncü kişiye rahatlıkla anlatır, ona da biz tembihleriz. O da dördüncü kişiye hem anlatır, hem tembihler...
Ve hayatlarımız işaretlerle doludur. Okuyup anlayabilene ne mutlu. Bir servis minibüsünün arkasında ki şu cümle, “Hatalıysam aramızda kalsın” ne çok şeyi anlatıyor aslında. Bu cümleyi hayatı okur gibi okuyalım. Evet, hatalıysam aramızda kalsın. Düzelebilirim, insanım hata yapabilirim. Beşerim şaşabilirim ama düzelebilirim. Bunun için bana dua edersen bu en güzeli olur.
Mevlana ne güzel öğütlemiş, “Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol” diye.
İlle de söyleyeceksen kötü rüyalarda yapmamız gereken gibi yap. Aç suyu, suya anlat aksın gitsin hatalar. Suya anlat ki büyütme seninle ilgisi olmayan olayları. Suya anlat ki alakasız mevzular neslinde devam bulmasın.
Ha birde, “Ben onu yüzüne de söylerim” deyip ne yalan söyle ne de yüzüne söyleyip kalp kırma.
Ne mi yap, sus.
Neden mi? Çünkü susan kurtuldu. Kurtulduğuyla kalmadı, nesli de kurtuldu