Çocukluk çağı kanserlerinde en önemli belirtinin ‘hasta çocuk’ kavramı olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Sema Anak, “Bu hastalığın ilk belirtisi gerçekten halsiz, bir şey yapmak istemeyen, zorlanan, iştahı kaçmış bir çocuk tablosudur. Bilinen başka bir neden yoksa onkolojik hastalıktan şüphelenilmelidir” dedi.
1-7 Nisan Kanser Haftası çerçevesinde Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sema Anak, çocukluk çağı kanserlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sema Anak, günümüzde çocukluk çağı kanserlerine karşı farkındalığın arttığına dikkat çekerek “Çocukluk çağı kanserlerinin artan nüfusa paralel arttığını söyleyebiliriz. Eskiye göre daha fazla görülüyor diyemeyiz ama farkındalığının arttığını biliyoruz. İnsanlar artık çocuklarını belli şikayetlerde hemen hastaneye getiriyor. Eskisi kadar sağlık takibine ulaşmak zor değil. Günümüzde tanı yöntemleri geliştiğinden hastalıkların tanısı da oldukça hızlı bir şekilde konulabiliyor” diye konuştu.
Kanserojen madde kullanımı gün geçtikçe artıyor
Kanserin altında yatan en büyük faktörlerden biri olan kanserojen maddelerin kullanımının gün geçtikçe arttığını belirten Prof. Dr. Anak, şöyle devam etti:
“Bazen elimizde olmadan, bazen konforumuzu arttırmak maksatlı yaptığımız şeyler, yediğimiz gıdalar, kullandığımız toksik maddeler, viral enfeksiyonlar kanser riskini artırmaktadır. Bunları engellemeye her zaman muktedir değiliz. Şimdilik bizim ülkemizde yok ama Rusya’nın Kazakistan’da 450 tane atom bombası denemesini ve Ukrayna’da Çernobil faciasını gördük. Oradaki çocuklarda bizim görmeye alışık olmadığımız lösemi öncesi sendromlar çok fazla görülüyor. Yıllar önce aynı şeyi Hiroşima ve Nagazaki’de sağ kalan çok sayıdaki grupta da gördük. Biz bu hastalığın çevre faktörleriyle direkt ilişkisi olduğunu düşünüyoruz. Kısacası çevre faktörlerini bir yere kadar engelleyebiliyoruz. Viral enfeksiyonları da ancak iyi aşılama yaptıklarımızla belki bir kısmını engelliyoruz. Bunun için kanserler artıyor mu diyemeyiz; farkındalık ve tedavi şansı artıyor, çevre faktörleri giderek bozuluyor diyebiliriz.”
Çocuklarda lösemi sinsi bir hastalık değil
Prof. Dr. Sema Anak, çocukluk çağı kanserlerinde en önemli belirtinin ‘hasta çocuk’ kavramı olduğuna işaret ederek, uyarılarını şu şekilde sürdürdü: “Bu hakikaten enteresan bir şey çünkü çocuklar çok dürüsttür. Eğer çocuk iyiyse koşar, oynar. İyi değilse de bir yere büzülür durur. Bu hastalığın ilk belirtisi gerçekten halsiz, bir şey yapmak istemeyen, zorlanan, iştahı kaçmış bir çocuk tablosudur. İkincisi ise renk solukluğudur hatta bazen aşırı solukluktan dudaklarında, derisinde renk bile kalmaz. Vücutta küçüklü büyüklü mor lekeler, karın şişmesi veya boynunda bezeler, kitleler görülebilir. Mesela banyoda anne çocuğu yıkarken karında, kolda, bacakta, kafa ve çevresinde bu kitleleri fark edebiliyor. Günümüzde çoğu aile bunları görüp harekete geçiyor. Zaten akut lösemi sinsi bir hastalık değildir. Herkesin korkusu geç mi kaldık şeklindedir ama lösemide geç kalamazsınız ki, bu hastalık davuluyla, zurnasıyla gelir. Bütün belirtilerini çok kısa sürede ortaya koyar. Solid tümörler ise giderek büyüdükten sonra belirti verir. Bu nedenle solid tümörlerde geç kalma, yayılma riski, ileri evre olma riski daha fazladır. Çocukluk çağı kanserleri büyük ölçüde tedavi edilebilir. Son 20 yılda başarılar çok artmıştır. Zamanında müdahale edilerek, uygun şartlarda, yetişmiş ekiplerle yürütülen tedavilerin başarısı daha yüksektir.”
İHA