Sistem, devlet bu soruna niye bir çözüm bulmuyor?
- Tabi öyle diyemem ama biz bunu çeşitli mecralarda dile getiriyoruz. Hatta Adalet Bakanımız ile yaptığımız görüşmede de dile getirdik.
Örneğin; iş kazasına veya trafik kazasına uğramış bir vatandaş hastaneye yattığında yakınlarından önce bu hasar şirketleri ‘Geçmiş olsun’a gidip meslektaşımıza vekaletname almaya çalışıyor.
Çoğunlukla da şunu yapıyor: Biz masrafları karşılarız. Şunu yaparız, bunu yaparız. Alacağını temlik alıyor vatandaşın. O travma halinde başarılı da oluyorlar. Bazen yüzde 30 bazen yüzde 40 vatandaşı zarara uğratarak bu davaları takip ettiriyorlar.
Aslında yaşanan tüm problemlerin çözülebilmesi için radikal politikalar izlemek lazım.
Şiddet vakalarında olduğu gibi hak kayıplarında da aynı şekilde Adalet Bakanımıza da ifade ettik, çeşitli mecralarda da dile getirdik. Çünkü dilekçe bir hukuk eseri olarak kabul edilmiyor.
Savcılığa yaptığımız başvurularda verilen takipsizlik kararlarında böyle bir durumla karşı karşıya kalıyoruz.
AVUKATLIK BÜROSUNDAN
LÜKS BÜROSU OLANLAR VAR
Maalesef savcılardan takipsizlik alıyoruz. Açılan davalar olmayınca cüret kazanıyorlar. Bazen öyle yerler görüyorsunuz ki dilekçeciler avukatlık bürosundan çok daha lüks yerler var. Bir de orada danışma yapıp vatandaşa yalan yanlış bilgiler veriyorlar. Öyle bir tehlike de var. Zaman aşımına uğratıyorlar. Bununla alakalı kesinlikle bir yasal düzenleme yapılması lazım. Yani salt baroların, avukatların mücadelesi olmadığını görüyoruz. Sizin aracılığınızla bir kere daha; belki basının yazdıkları da yetmiyor ama çok önemsiyorum. Biz kamuya dönük olarak sizinle ancak sesimizi duyurabiliriz.”
YASAL DÜZENLEME ŞART: “Yasal düzenlemenin ivedilikle yapılması lazım. Mahkemelerde nasıl vatandaşı temsil yetkisi salt avukatlarda ise hak taleplerine ilişkin dava açmaya ilişkin tüm dilekçelerin yazma yetkisi de avukatlara özgülenmesi gerekiyor ki vatandaş hak kaybına uğramasın.”