Türkiye İş Kurumu verileri, Türkiye toplumunun halini görmek açısından önemli veriler içeriyor. O nedenle, dikkatle irdelemek lazım.
Kurum diyor ki;
Yılın ilk 7 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre işsizlik maaşı başvuruları yüzde 25 artıp 633 bin 872 kişiye yükseldi.
Temmuz ayında işsizlik maaşı ödenen toplam işsiz sayısı ise 331 bin 773 oldu.
İşsizlik sigortasının uygulandığı Mart-2002 ile 31 Temmuz 2015 arasında başvuruda bulanan 5 milyon 892 bin 604 kişiden 4 milyon 84 bin 253’üne 9 milyar 687 milyon lira ödendi.
Temmuz ayında işsizlik ödeneğinden yararlanmak için yapılan yeni başvuru sayısı 95 bin 946 oldu.
Temmuz ayında işsiz görünenlere toplam 195 milyon lira ödeme yapıldı. Böylece yılın ilk 7 ayında yapılan işsizlik ödemesi tutarı 1 milyon 249 bin liraya ulaştı.
Fonda biriken para ise 88 milyar 108 milyon liraya yükseldi.
Bu halimizin son görüntüsü…
Peki neden bu durumdayız ?
Çünkü;
Üretim odaklı ekonomik ve toplumsal gelişme stratejisini terk edeli 35 yıl oldu. Yerine, tüketim odaklı gelişme stratejisi koyuldu ve ülke kaynakları hızlıca heba edildiği için de yoksulluk artmaya başladı.
İşsiz olduğunu söylemenin,
Başkasından ya da devletten çalışmadan para talep etmenin ayıp sayıldığı bir toplumdan, artık hiçbir şeyi umursamaz haldeki bir topluma dönüştük.
Rakamlar da bunu doğrular nitelikte…
O rakamlara birlikte bakalım isterseniz,
İşsizlik ödeneğinden yararlanan kişi sayısı ocak ayında 321 bin 547,
Şubat ayında 323 bin 684,
Mart ayında 320 bin 220,
Nisan ayında 305 bin 15,
Mayıs ayında 294 bin 901,
Haziran ayında 305 bin 407 oldu.
İşverenin konkordato ilan etmesi, aciz vesikası alınması nedenleriyle ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde, çalışanlarının hizmet akdinden kaynaklanan ve ödenmeyen üç aylık ücret alacaklarının ödendiği ücret garanti fonundan, temmuz ayında 469 kişiye 1 milyon 548 bin lira ödeme yapıldı.
İlk 7 ayda yapılan ödeme toplamı ise 10 milyon 684 bin lirayı buldu.
Peki, fonda biriken para 88 milyar 108 milyon lira civarında değil miydi. Bu para nasıl ve hangi amaçla kullanılıyor o zaman ?
Sigortalının prime esas aylık brüt kazancı üzerinden hesaplanan yüzde 2 işveren, yüzde 1 sigorta kesintileri ve yüzde 1 devlet payıyla bu primlerin değerlendirilmesi sonucu elde edilen kazanç ve iratlar, işverenlerden alınan gecikme zammı ve faizlerden oluşan işsizlik fonunda biriken tutar, nemalandırılıyor.
Temmuz sonu itibariyle toplam fon varlığının yüzde 91,49’u kuponlu tahvil, yüzde 8,20’si mevduat, yüzde 2,01’i kuponsuz tahvilden oluşur hale gelmiş.
İyi de bu nemalanmadan, kim, nasıl ve ne kadar yararlanıyor ?
Yoksa, fondaki birikmeler, çeşitli başlıklar altında çaktırmadan bütçe açıklarını yamamak için mi kullanılıyor.
Evet, halimizi gerçekten görmek, bunun için de bilgiye şeffaf biçimde ulaşmak gerek.