Güvencesiz çalışma-İşsizlik bağlantısı

 

 

 

Ülkede, işsizlik giderilemeyen bir sorun haline geldi. Çünkü, özelleştirmeler eliyle tasfiye edilen üretim tesisleri ve alanlarının boşluğunu tüketimi pompalayan zihniyetle hizmet sektörüne doldurtuyorlar. Orada ise, istihdam sınırlı.

Bu yüzden de, işsizlik her geçen gün artıyor. Tabi, bir de, ‘’güvencesiz çalışmak zorunda kalan’’ gizli işsizlerimiz var.

DİSK Araştırma Enstitüsü’nün (DİSK-AR) Türkiye İstatistik Kurumu aylık işsizlik verilerinden derlediği rapordaki çarpıcı tespitler, hepimizi yakından ilgilendiriyor.

Raporu biraz irdelediğimizde,

‘’Geniş işsizlik’’ tanımına göre işsizlik oranının yüzde 17.5’e, geniş işgücü içindeki işsizlik oranının ise yüzde 20.9’a dayandığı, genç işsizliğin yüzde 30, kadınlar için de yüzde 25.8’e ulaştığı görülüyor.

Raporda, başka tespitler de var. Şöyle ki;

Mart 2015 döneminde resmi işsizlere, umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar da (umutsuzlar ve diğer) dâhil edildiğinde işsizlik oranı yüzde17,5, işsiz sayısı da 5 milyon 519 bin kişi olarak gerçekleşti.

İşinden memnun olmayan ya da daha fazla çalışmak istediği halde düzgün işler bulamadığı için çaresiz kısa süreli işler yapanlar (eksik ve yetersiz istihdam edilenler) ilave edildiğinde işsizler, gizli işsizler ve çaresizlerin toplam sayısı 6 milyon 568 bin kişi oldu.

Bunların geniş işgücü içindeki payı ise yüzde 20.9 olarak gerçekleşti.

Raporu iyice okuduktan sonra, ‘’güvencesiz çalışma işsizliği besliyor mu ?’’ sorusuna da yanıt aramak gerekiyor.

DİSK-AR’ın raporunda, geçici bir işte çalışıp işsiz kalanların en geniş işsiz kesimini oluşturduğu, bu oranında, toplam işsizler arasındaki payının yüzde 34’ü bulduğuna yer veriliyor.

Çok yüksek bir oran, bu nedenle, güvencesiz çalışma işsizliği besliyor tezi güçleniyor.

İşsizliğin önlenmesi için düşük ücret dayatmasından, güvencesiz iş rejiminden ve uzun çalışma saatlerinden vazgeçilmesi gereğini elbette savunmak lazım. DİSK-AR raporu da buna dikkat çekiyor.

Ayrıca, AKP ürünü olan ‘’Ulusal İstihdam Projesi’’ mümkünse acilen rafa kaldırılmalıdır.

Çünkü, ‘’güvencesiz çalışma-İşsizlik’’ bağlantısı gerçeğinin yarattığı olumsuz havayı bir an önce dağıtmak gerekmektedir.

Planlı bir gelişim ve istihdam yaratıcı politikalar hayata geçirilmelidir…

Özelleştirilmiş üretim alanlarını elinde tutan sermaye, ülkenin ihtiyaç duyduğu üretimler ölçeğinde yeniden aktifleşmeye zorlanmalıdır. Bu yolla, binlerce işsize yeni iş olanağı sağlanabileceği gerçeği unutulmamalıdır.

80 milyonluk bir ülkede, üstelik genç iş gücünün önemli oranlarda olduğu bir ülkede üretimden uzaklaşmak, elbette bir tercihtir ve işsizliğin azaltılmasının önündeki en büyük engeldir. Bu engeli kaldırmaya niyeti olanların yapacağı tek şey üretimi yeniden teşvik edici politikalar izlemektir.

Üretip gelişmeliyiz ki, huzur içinde hizmet alabilecek duruma gelelim. Gerisi, toplumca sermayeye hizmetkarlık yapmaktan başka bir anlam taşımaz.

Ölene kadar da bu yük taşınmaz, demedi demeyin…