GŪNCEL

Fatoş Özut Kırtay

Toplumca rehabilite edilmemiz gerekiyor. 

Delirium sendromları sergiliyoruz. 

Ruh sağlığı bozuk bireyler gittikçe çoğalmakta. 

Herkesin dilinde pelesenk adeta, 'depresyondayım' kelimesi. 

Hiç bir şeyi sevmiyoruz. 

Bütün ilişkiler, çıkar üzerine kuruluyor günümüzde. 

Özel, tüzel bütün sektörlerde... 

Şoföründen, doktoruna, öğretmeninden, esnafına kadar mutsuzluk, bıkkınlık hâkim. 

Evden çıkıyorsunuz, karşınıza çıkan kişiye merhaba diyorsunuz, anlamsızca bakıyor. 

Selam vermeyi ve almayı bilmiyoruz. 

Otobüse biniyorsunuz, şoförün suratı mahkeme duvarı gibi. 

Merhaba, iyi günler... 

Öylece bakakalıyor. 

Anlamadığı dilden konuşan biri var sanki karşısında. 

Gül be kardeşim! 

Gülmenin verdiği sıcaklık nasıl mutlu edecek seni, bir dene. 

Geçenlerde Farabi Hastanesi'ne gittim. 

Muayene bittikten sonra, doktor bir isme yönlendirdi. 

Falan hanıma gidin diyerek. 

Söylediği birime gittim, masada oturan sadece bir kadın vardı. 

Bilgisayarda bir şeyler yapıyordu. 

Gülümsedim her zamanki gibi, direk gözlerine bakarak. 

Falanca hanım siz misiniz? Doktor filan beni size yönlendirdi. 

Cevap yok. 

Tekrar sordum çünkü öğrenmem gerekiyor ki işimi halledeyim. 

Falanca hanım siz misiniz? 

Yine tık yok. 

Eğildim, sesimi yükselterek tekrar sordum. 

Lütfen başını kaldırarak; "bekleyin işim var ama aaa" nidası  ile karşılık verdi. 

Bakın dedim, iki kere sordum, söylemeniz gereken tek bir kelime 'evet ya da hayır' idi. 

Yani tek kelimelik bir cevap. 

Bu tek kelimelik cevap,sizin işinizi yapmanıza engel olmaz. 

Ama siz 'bekleyin işim var ama aaa' diyerek tam beş kelime kullandınız. 

Üstelik bu beş kelimeyi sarf ederken, bilgisayarı kullanmaya devam edebiliyorsunuz. 

Şaşırdı fakat pes etmeden devam etti cümle kurmaya; 

"Ama benim işim var ve siz beni oyalıyorsunuz.' 

Halen uzun cümleler kurmaya devam ediyorsunuz, tek kelime lütfen,evet ya da hayır diyeceksiniz.Kelime sayısını sekize yükselttiniz. 

'Ama hanımefendi vs' diyerek tekrar bir direniş denemesi yaptı. 

Tek kelime yeterli, kendinizi yormayın,evet ya da hayır. 

O devam ettikçe, olmadı baştan deneyiniz, başarırsız derken, başka bir kadın geldi hemen. 

'Falan kişi benim, buyrun,' 

Sizseniz, duymuşsunuz sizi aradığımı, neden cevap vermiyorsunuz? 

Cevap yerine kocaman bir gülümsememe kondurdu yüzüne ve bir dakikada işimi halletti. 

Ne gereği vardı? Diye sordum. 

Bu olumsuz yaklaşıma. 

Bir sürü bahane, palavra sıraladı. 

Tek kelime yahu tek kelime . 

İşimi hemen halletti de ayrıldım oradan. 

Ben bayağı eğlendim bu uyarıyı yaparken. 

Eminim öğrenmiştir bir şeyler. 

Öyle sağlam bir pekiştirecek yarattım üzerine anlayacağınız.

Beden dili ve üslup çok önemlidir.

Hele şu ölü balık tokalaşması nedir yahu?

Takmışlar bir korkunç maske, insanız diye avunuyorlar.

Yüze kondurulan eğreti gülümseme, kalıp maske misali hissiz.

Yapmayın!Samimi ve doğal olmak  çok daha az yorucu.

Gülümseyince,  çok daha az sayıda kas harekete geçiyor,yorulmazsınız yani endişe etmeyin.
 

Sadece GÜLÜMSEYIN...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.